TEMAS Emzirme Kitapçığı

NEDEN ANNE SÜTÜ?

Ülkemizde çok kullanılan  “Anasının ak sütü gibi helal etmek” deyimi karşılıksız bir şey vermek anlamında kullanılmakta ve toplumda anne sütüne, anneliğe verilen değeri göstermektedir. Öyle ki anneler çoğu zaman evlatlarını bir tehlikeden korumak istediğinde ilk olarak “sütümü helal etmem” diyerek emzirmenin kutsallığını da vurgulamaktadır.

Öte yandan bilimsel olarak bakmak gerekirse 30 yılı aşkın süredir birçok önemli bilimsel çalışma yapılmış ve hepsi bize istisnasız anne sütünün eşsiz ve insan yavrusu için en mükemmel besin olduğunu kanıtlamıştır.
Bu bağlamda Uluslararası Sağlık Kuruluşları olan Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) ve UNİCEF “ Bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü verilerek 6 aydan önce ek besin başlanmaması, 6 aydan sonra ise uygun tamamlayıcı besinlerle beraber emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar sürdürülmesi” ni önermektedir. Çünkü büyüme ve gelişmenin ideal şartlarda olabilmesi için, anne karnında başlayan ve özellikle kritik pencere olarak adlandırdığımız doğumdan itibaren iki yaşın sonuna kadar devam eden süreçteki beslenme çok önemlidir. Bu kritik süreçte anne sütü, bebeğin ihtiyaçlarını karşılayan ideal içeriğe sahip olmasının yanında aile ve ülkeye sosyal ve ekonomik getirileri olan, vazgeçilmez bir besin kaynağıdır ve hayati önem taşımaktadır. Yine Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) ve UNİCEF verilerine göre beslenme yetersizliğinin küresel hastalık yükünün %10’undan fazlasını oluşturduğu ve yılda yaklaşık 1,5 milyon çocuğun akut beslenme yetersizliği nedeni ile ölmekte olduğu tahmin edilmektedir. 

Bebek beslenmesinin bebek yaşam sürecini yakından etkilediği açıktır. Bebek beslenmesinde yapılacak hataların bebek sağlığı ve toplumun uzak erimli geleceğini kötü yönde etkileyeceği ise öngörülebilir bir gerçektir. Türkiye’de her yıl yaklaşık 1.300.000 bebek doğmaktadır ve 2018 TNSA Raporuna göre ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı %41’e düşmüş durumdadır. Söz konusu ortalama verilere ay bazında ele alarak daha ayrıntılı bakıldığında ise 2013 TNSA raporuna göre 4-5 aylık bebeklerde sadece anne sütü ile beslenme oranının %14,4 tür.  

Çocuklar, bir ülkenin geleceği ve umudu olmalarının yanı sıra, toplumun en kırılgan grubunu da oluşturmaktadırlar. Bu nedenle en iyi koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde oluşturulması çok önemlidir. Sağlıklı bebek ve çocuklar, sağlıklı aileleri ve sağlıklı toplumları oluşturacaktır. Dolayısı ile hayata en iyi başlangıç anne sütüdür. 
Anne sütünün zengin ve mucizevi içeriği ile emzirmenin önemi saymakla bitmez. Bunlardan bazıları;
•    Her annenin sütü kendi bebeği için en uygun bileşimdedir ve yeterli miktardadır.
•    Her zaman hazır, temiz ve uygun ısıdadır. 
•    Bedavadır.
•    Bebeğin ilk 6 ay ihtiyacı olan tüm besin öğelerini %100 karşılar. 
•    Sindirimi kolaydır.
•    Anne sütü ile beslenme, ilerde obeziteye karşı korur.
•    Bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir.
•    İleri yaşlarda ortaya çıkabilecek hastalıkların olasılığını azaltır.
•    Anne sütü alan bebeklerde karın ağrısı, gaz, pişik, kabızlık daha az görülür.
•    Bebeğin zihinsel(IQ), Duygusal (EQ) zekasının gelişimini olumlu yönde etkiler.
•    Anne bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirir.
•    Anne sütünün içerdiği maddeler bebeği rahatlatır, gevşetir, ağrıyı azaltır, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar.

BEDAVADIR
Tamamen doğal olarak üretilen anne sütü, bebek annesinin memesini emmeye başladığında, meme içinde yer alan süt hücrelerinden, süt salgılanmaya başlar ve bebek besini direk alır. Hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Üretim kendiliğinden olduğu için maliyet sıfırdır. Isıtma, soğutma, depolama, mikroptan arındırma için özel aletlere, biberon, emzik vb. aracılara ve temiz su kaynağına bağımlı değildir. Anne sütünde mikrop üremez, bozulmaz, hastalık kaynağı olmaz.

ÖZGÜVEN KAZANDIRIR
Bebeğin doğuştan gelen, doğal emme refleksini kullanmaya başlayarak beslendiğini keşfetmesi, annesinin kollarında olduğunu hissetmesi, bebekte güven duygusunu oluşturmaktadır. Bu durum bebeğin psikolojik durumunu direk etkileyerek özgüvenini geliştirmektedir.

ANNE İLE BAĞLANMAYI GÜÇLENDİRİR
Bağlanma yaşamın ilk günlerinde başlayan, duygusal yönü ağır basan ve olması beklenen bir durumdur. Doğumdan hemen sonra insan yavrusunun doğası gereğince başlayan bağlanma; meme arama, başı döndürme, emme, yutma, parmak emme, yakalama, anneye yönelme, beslenme saatlerini sezinleme ve hazırlanma şeklinde kendisini göstermektedir. Anne ve bebeğin birbiri ile iletişim ne kadar erken ve sağlıklı ise annelik duygusu da o kadar kuvvetli gelişecektir. Örneğin yapılan gözlemlerde sezaryen ile doğum yapan annelerle karşılaştırıldığında normal doğum sonrası bebekleri hemen yanlarına verilen annelerin, şefkat dolu davranışları daha yoğun gösterdikleri dikkati çekmiştir. Bebeğin annesi ile arasındaki bu özel bağlanma sağlıklı ruhsal gelişimdeki en önemli belirleyicidir. Doğumla birlikte anne bebek arasında gelişen bu süreç, bireyin kişilik gelişimini, diğer insanlarla ilişkilerini ve uyumunu etkilemektedir. 
Doğası gereği her kadının emzirme yeteneği, her bebeğinde emme refleksi vardır. Fakat anne bebek arasındaki emme- emzirme davranışına sadece anne sütü ile beslenme gözüyle bakmamak gerekir. Emme-emzirme süreci aslında anne ve bebeğin yakınlaştığı, birbirinin ruhsal ihtiyaçlarını karşıladıkları bir süreç, anne sütü ise o sürecin en gözle görünür çıktısıdır. Özellikle yenidoğan bebeğin ilk ihtiyacı annesinin sıcaklığı ve kokusu, ardından ise anne memesidir. Aynı zamanda dokunmak, temas etmek, kendi sıcaklığını karşındakine aktarırken, ondan da aynı sıcaklığı ve sevgi sinyallerini alabilmektir. Dokunma, vücut temasını sürdürme, güvencede olma duygusunu güçlendirmek açısından yenidoğan için çok önemlidir. Araştırmalara göre, dokunma beyin fonksiyonlarını hızlandırırken, matematik yeteneğini geliştiriyor, beden stresini, ağrıyı azaltıyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

TEMİZDİR, MİKROPSUZDUR, KORUYUCUDUR
Bebeğin memeden alacağı ilk besine "ilksüt", "ağız sütü" ya da "kolostrum" denir. "İlksüt"ün görüntüsü anneden anneye değişir, ancak genellikle sarı renkte ve kıvamlıdır. Bu "ilksüt" özel olarak çok besleyicidir ve bebeği pek çok hastalıktan korur.  "İlksüt"ün miktarı az olmasına karşın, ilk günlerde bebeğin beslenmesi ve bağırsaklarının iyi çalışması için yeterlidir. Anne sütü enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Anne sütü, içerdiği muhteşem antiefektif ajanlar sayesinde bebeklerimizi sepsis, bakteriyemi,menenjit, solunum, idrar ve gastrointestinal sistem enfeksiyonları ve alerjik hastalıklara karşı korunabilmekte hatta bir çok virüse karşı ise enfeksiyonun başlaması için gerekli olan bakteri ve virüslerin mukozaya yapışmasını önleyerek baskılayıcı olabilmektedir. Yalnızca anne sütü ile beslenen bebeklerin anne sütünden aldığı IgA miktarı, hipogamaglobulinemisi olan bir hastaya proflaksi için verilen Ig'den çok daha yüksektir.

ZEKAYI GELİŞTİRİR
Çocukların biyo-psikososyal, moral ve entellektüel gelişimleri çevresel ve genetik faktörlerden etkilenmektedir. Beyin gelişimi döllenmeden kısa süre sonraki günler içinde (intrauterin hayatta) başlamakta ve adolesan çağı boyunca da devam etmektedir. Gelişimin en önemli kısmı intrauterin dönemde ve yaşamın ilk yıllarında (Emzirme/Beslenme) olmaktadır. Anne sütü ile beslenen bebeklerin zihinsel gelişimleri daha iyi. IQ üzerine bu olumlu etki  özellikle genetik olarak bazı metabolik farklılığı olanlarda daha belirgin ortaya çıkmakta. Bu durum anne sütünün nutrigenomik özelliklerinin de olduğunu göstermektedir. 
Anne bebek arasındaki bağlanma (bonding), duygulanım, sağlık, mizaç, uyum, anne babanın ruh sağlığı ile ilgili deneyimlerinin kalitesi, bebeğin ilerideki ruh sağlığının ve benlik saygısının temellerini oluşturur. İlk yıllar içinde anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkinin, çocuğun beynini çok yönlü olarak etkilediği ortaya konmuştur. Bu ilk yıllar içinde sevgi ve yakın ilgi gösterilmesi ile çocuğun öğrenme yeteneklerinin güçlendiği görülmektedir. Bu amaçla, bebek ve küçük çocukların anne babaları tarafından bol bol dokunulmaya, konuşmaya, gülümsemeye ve uyarılmaya gereksinimleri vardır. Erken dönemde çocuğa uygun uyaranların verilmesi en çok emzirme sırasında sağlanmaktadır. Bu şekilde bebek hem fiziksel hemde ruhsal açıdan doymakta, böylelikle bebeğimizin zekâsı ve öğrenme kapasitesi arttırmaktadır.

BEBEĞİN İLK AŞISIDIR
Doğumdan sonra ilk günlerde salgılanan süte kolostrum (ağız sütü) denir. Kolostrumda, olgun (mature) süte oranla daha fazla bulunan antienfektif öğeler, A vitamini, sodyum ve çinko bebeği ilk birkaç gün içerisinde enfeksiyonlardan korumaktadır. Kolostrum, bebeğin sindirim sistemini immünoglobülinler ile mukozal bir tabaka oluşturarak kaplar ve böylece yenidoğan bebeği dış ortamdan gelecek patojen mikroorganizmalara karşı korur. Aslında bu kaplama işine bir nevi kalaylama diyebiliriz. Bu şekilde bebeğimizin ilk besin olarak aldığı muhteşem içerikteki kollosturum tüm sindirim sistemini kaplayarak bebeğimiz için ömür boyu sürecek bir koruma kalkanı oluşturmaktadır. Kolostrum 5-10 günler arasında geçiş sütü şeklini alarak, 3. haftadan sonra olgun (mature) süt özelliğini taşır.
Kolostrum : Doğumdan sonra (postpartum) ilk beş gün boyunca salgılanan süttür. 
Geçiş Sütü (Transitional) : Kolostrumdan sonra 5-15. günler arasında salgılanan süttür. 
Olgun Süt (Mature) : On beşinci günden sonra salgılanan süttür. 
Enfeksiyon ve allerjiden koruyan antikorlar ve akyuvarlar, Sekretuvar IgA, laktoferrin, makrofajlar. T ve B lenfositler gibi antienfektif etmenlerden zengindir.
Barsağın olgunlaşmasını sağlayan, allerji ve intolerans gelişmesini önleyen epidermal büyüme faktörlerini içerir. 
A, D ve B12 vitaminleri, sodyum ve çinko içeriği olgun süte göre daha yüksektir. 
Bilirubinin bağırsaktan atılmasını sağlayarak sarılığı önler. 
Kollostrum, özellik olarak bebeğin anne karnındayken beslendiği kanın genel yapısı ile benzer özellikler taşımaktadır. Bu benzerlik yaşama yeni alışmış bebek için bir avantajdır.

BEBEĞİ HASTALIKLARDAN KORUR
Anne sütü bebekler için sadece bir besin değildir. Bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan canlı bir sıvıdır. Hayatın ilk yıllarında immün sistem tam olarak gelişmemiştir ve çocuk, enfeksiyonlarla büyük çocuklar ya da erişkinler gibi savaşamaz. Bu nedenle bebeğin, annesi tarafından korunması gerekmektedir.
Anne sütü, bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan akyuvarlar ve bir dizi anti-enfektif faktörleri içerir. Ayrıca annenin geçirmiş olduğu enfeksiyonlara karşı antikorlar da içerir. Bu anti-enfektif özellikler ve akyuvarlar, bebeğin doğumdan sonra karşılaşacağı hastalıklara karşı ilk bağışıklığı sağlar. Kolostrum yeni doğan için bir tehlike olan bakteriyel enfeksiyonlardan korunmaya yardım eder. Aynı zamanda sadece enfeksiyon hastalıkları değil bu antikorlar bebeği alerjilerden de korur.
Bebeğe intrauterin dönemde anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar enfeksiyonlardan korunmayı ilk altı ay sağlar. Bu dönemden sonra bebeğin anne sütüyle aldığı antikorlar koruyucudur. 

DOĞUM SONU KANAMAYI AZALTIR
Erken ten-tene temas doğumla başlayan ve annenin çıplak göğüsü üzerine yüzüstü yatırılan bebeğin sıcak bir battaniye ile örtülmesini içeren bir uygulamadır. 
Bebeğin emmeye başlamasıyla beyinden salgılanan oksitosin hormonu, rahimin kasılarak gebelik öncesi şeklini almasını kolaylaştırır. Erken dönemde emzirmeye başlayan annelerde doğum sonrası kanama riski azalır. Sonuçta, emziren annelerde kanama ve kan kaybı daha az olacağından anemiye bağlı halsizlik, çarpıntı, çabuk yorulma gibi yakınmalar daha seyrek görülür.

BİTECEK KAYGISI YOKTUR
Annenin ürettiği süt miktarının annenin kilosu ya da meme büyüklüğü ile ilgisi yoktur. Sağlıklı ve uygun beslenen annelerin sütünün, yaşamın ilk yarıyılında bebeklerin, tüm besin gereksinimlerini karşıladığı gösterilmiştir. Anne sütü ayrıca her zaman ılık, taze, temiz, ekonomik ve kullanıma hazırdır. Emziren annelerin diyet yapmamaları gerekmektedir. Bununla birlikte sütün kalitesini ve miktarını artırmaya yönelik yapılan girişimler gereksizdir. Annenin bol sıvı alarak dengeli ve yeterli beslenmesi uygundur. İtalya’da yapılan bir çalışmada sağlıklı iyi beslenen annelerin emzirme sırasındaki diyetlerine çinko, bakır ve iyot eklenmesiyle bu eser elementlerin sütteki miktarlarında bir değişiklik olmadığı gösterilmiştir. 
Anne sütü her an, her yerde, her zaman hazırdır ve hep aynı (vucut ısısı) ısıdadır. 

TÜM BESİN İHTİYACINI KARŞILAR
Anne sütü, bebeklerin dengeli beslenme, sağlıklı büyüme ve gelişimleri için son derece önemli olan canlı bir besindir. Doğumdan sonra, altı ayın sonuna kadar bebeğin beslenmesinde anne sütü tek başına yeterlidir, bu dönemde tıbben gerekli olmadıkça bebeğe anne sütünden başka, su da dahil olmak üzere hiçbir ek gıda verilmemesi önerilmektedir. Altı aydan sonra uygun şekilde başlanacak olan ek gıdalarla birlikte emzirmeye en az iki yıl devam edilmelidir. 2 yaş ve sonrasında da bebeğinizi emzirmeniz tüm Uluslararası Otoriteler ve Sağlık Bakanlığımızca önerilmektedir. 
Bebeğin beslenmesinde anne sütüne eşit veya daha iyi bir seçenek bugüne kadar bulunamamıştır. Doğada bulunan tüm memeli canlılar yavrularını kendi sütleri ile beslerler, o halde insan yavrusunun da annesinin sütü ile beslenme hakkına saygı duyulmalı ve bu fizyolojik olay teşvik edilmelidir. Bebeklerin anne sütü dışındaki gıdalarla tanıştığı en kritik dönem yaşamın ilk birkaç günüdür. Bu dönemde anne zaten hastanede olduğu için annenin ve çevresindekilerin bilinçlendirilmesi sağlık çalışanlarına düşmektedir. Bu dönemde “annenin sütünün gelmemesi !!!” veya “annenin sütünün yetmediğini düşünmesi !!!” bahane edilerek bebeğe başka gıda verilmemelidir. Anne-bebek çifti yakından izlenmeli, emzirme teşvik edilmeli ve annenin güven duygusunun kaybolmasına izin verilmemelidir. Eğer bebek memeyi iyi emiyorsa ve yeterli sütün iki belirtisi olan, ayda 500 gr (günde 15-20 gr) alıyor ve günde en az 5-6 kez idrar yapıyorsa anne sütü yeterlidir.

DEPRESYONDAN KORUR
Emzirme döneminde etkili iki hormon olan prolaktin ve oksitosinin postpartum depresyon üzerinde etkisi mevcuttur. Yapılan bir çalışmada, doğum sonrası 6-8 haftalarda 147 kadının prolaktin düzeylerine bakılmış ve depresyonda olan kadınların prolaktin düzeylerinin daha düşük olduğu bulunmuştur Oksitosin ise, dokunma, sıcaklık, koku ve pozitif olarak algılanan duyusal uyaranların etkisiyle salınımı artabilmektedir. Emzirme boyunca bebeğin teması, kokusu ve sıcaklığı annede uyarı sağlayarak gevşeme ve antistres etkisi oluşturur.    

KANSERDEN KORUR     
İnsan sütü, annenin yaşam boyu temas ettiği, bir şekilde immünolojik bir belleği temsil eden çeşitli patojenlere yönelik antikorlara sahiptir. Bu muhteşem özelliğe eklenmesi gereken bir başka önemli husus ise "Human Alpha-lactalbumine made lethal to tumor cell" (HAMLET hücresi) dir. Birçok çalışma, anne sütünde bulunan bir madde olan HAMLET’in  tümör hücrelerine karşı öldürücü olduğunu, tümör hücrelerini öldürdüğünü ve bu şekilde kansere karşı koruma sağladığını göstermektedir. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlanan bir araştırmaya göre güçlü anti-tümör aktivitesine sahip olduğunu ortaya konulan HAMLET, programlanmış hücre ölümüne benzeyen bir süreçle tümör hücrelerini öldürüyor.  Kansere karşı hem önlemede hem tedavide etkin olduğunu bilimsel çalışmalarla kanıtladığımız anne sütü, ne şaşırtıcıdır ki maalesef kar üretmediği, sanayide yer edinmedi için bir türlü terfi edemiyor. Çünkü diğer tedaviler gibi pazarlanmazlar.
Anne sütü yerine yapay beslenme bebek ve anne için birçok olumsuzluğu beraberinde getirir. 
•    Emzirme sırasında olan ten tene temas yapay beslenmede olamayacağı için anne- bebek bağlanması engellenebilir.
•    Anne sütünü doğrudan her ortamda ve steril bir şekilde vermek yerine yapay beslenen bebeklerde besin hazırlanması sırasında kontaminasyon olabileceğinden bebekte ishal, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları ile diğer enfeksiyon hastalıklarına yakalanma olasılığı artar.
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bebeklerin gelişimsel açıdan daha geridirler, bilişsel testlerde daha düşük puan alabilirler
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bir bebekte obezite ye yatkınlık daha fazladır.
•    Hayvan sütüne intolerans gelişebilir, bu durumda yapay süt ishale, döküntüye ve başka allerjik belirtilere yol açar.
Yapay beslenen bebeklerde öğün sayısı az ya da süt, aşırı sulandırılmış ise alınan besin miktarı yetersiz olur ve malnütrisyon riski vardır. Ayrıca bazı vitamin ve mineral eksiklikleri de görülür. 
Görülüyor ki yapay beslenme çocuklar ve anneleri için zararlıdır. Anne sütü ile beslenme çocukların sağlığı ve yaşaması için, ayrıca anne sağlığı için çok önemlidir. 
Sonuç olarak doğanın mucizesi olarak adlandırabileceğimiz anne sütü, sağlıklı geleceğimizin teminatıdır. Ülke olarak kalkınmada, ekonomide ve sağlıkta bütüncül fayda sağlayan bunun yanında hiçbir götürüsü olmayan anne sütüne gereken önem ve değerin bir an önce sağlanması gerekmektedir.

Melek Kılıç 
Temas Derneği Genel Başkanı

KAYNAKLAR :
1.    Özkan H,Üst D. Z,Gündoğdu G,Çapık A,Ağapınar S. Ş, Erken postpatum dönemde emzirme ve depresyon arasındaki İlişki. Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni, Cilt: 48, Sayı: 2, 201
2.    Dr. Aytuğ ATICI,  Dr. Selda POLAT,  Dr. Ali Haydar TURHANa Anne Sütü ile Beslenme BREASTFEEDING.Turkiye Klinikleri J Pediatr Sci 2007, 3(6):1-5 
3.    Münevver Bertan, Dilek Haznedaroğlu, Pelin Koln, Kadriye Yurdakök, Bahar Doğan Güçiz, Ülkemizde Erken Çocukluk Gelişimine ilişkin Yapılan Çalışmaların Derlenmesi (2000-2007) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2009; 52: 1-8 
4.    Yrd. Doç. Dr. Gülhan Samur Hacettepe Üniversitesi, Anne Sütü Şubat 2008 /3000 Sağlık Bakanlığı Yayın No: 726 ISBN : 978-975-590-242-5
5.    Aslı GÜLEŞEN, Dilek YILDIZ Erken Postpartum Dönemde Anne Bebek Bağlanmasının Kanıta Dayalı Uygulamalar ile İncelenmesi TAF Preventive Medicine Bulletin, 2013: 12(2)
6.    Sümeyra Topal, Nursan Çınar, Sevin Altınkaynak, Emzirmenin Anne Sağlığına Yararları J hum rhythm - March 2017;3(1):25-31 
7.    Derya Öztürk, Neslihan Yılmaz-Sezer, Kafiye Eroğlu, Perinatolojide Kanıta Dayalı Uygulamalar Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi 2014 3 (1-2-3), 13-28
8.    Şaduman Dinçer, Müslim Yurtçu, Engin Günel, Yenidoğanlarda Ağrı ve Nonfarmakolojik Tedavi Selçuk Üniv Tıp Derg 2011;27(1):46-51
9.    Bertan ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Ocak - Mart 2009 
10.    M. Kılıç Yenidoğan bebeklerde bağlanma ve anne sütü E- Sağlık Ebelik Dergisi Cilt2 Sayı 7 http://e-vizeyayin.com/publicationdetails.aspx?pid=178
11.    Caspi A, et al. Moderation of breastfeeding effects on the IQ by genetic variation in fatty acid metabolism. Proceedings of National Academy of Science 2007;104:18860-18865.
12.    Anonymous, 2003. How human milk protects from illness. Askdrsears. com/html/2/T020600.asp.)
13.    WHO (World Health Organization). Infant and young child nutrition. Global strategy on infant and young child feding. Geneva, Switzerland, 2003a, rewieved 2009.
14.    Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması, 2018.
15.    Sağlık Bakanlığı Yayınları. Emzirme Danışmanlığı Eğitimci Kitabı. 2019

                                                                                                                                                              

HAYATA EN İYİ BAŞLANGIÇ ANNE SÜTÜ

Son 30 yıldır anne sütü üzerinde yoğunlaşan çalışmalar anne sütünün eşsiz bir besin olduğu ve bebek beslenmesindeki yerinin doldurulamayacağı gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
“Bebekler ilk 6 ay su bile verilmeden sadece anne sütüyle beslenmeli ve 6. aydan sonra da uygun ek beslenme ile beraber emzirme en az 2 yaşına kadar sürdürülmelidir.”

Anne sütü; yenidoğan döneminden itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini ihtiva eden, sindirimi kolay bir besindir. Bebeklik döneminde anne sütü ile beslenme, fiziksel ve mental gelişimi olumlu etkilemektedir. Ayrıca enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini de azaltır.

Anne sütünün en önemli özelliği bebeğin yaşına ve durumuna uygun değişim gösterebilmesidir. Örneğin prematüre doğum yapan anneler bebeklerinin ağırlığına, böbrek solüt yüklerine uygun süt salgılarlar. Prematüre ve zamanında doğum yapan annelerin sütleri arasındaki farklılık birinci aydan sonra ortadan kalkmaktadır. Doğumdan ilk bir aya kadar olan dönemde anne sütünün bileşimi bebeğin bağırsak sistemine uygun olarak farklılık göstermektedir.

Gebeliğin 16-20 haftalarından sonra salgılanmaya başlayan ve doğumdan sonra ortalama ilk hafta içinde salgılanan süte kolostrum denir. İlk günlerde salgılanan kolostrum daha kıvamlı, protein içeriği yüksek, yağ miktarı düşük, sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum gibi minerallerden ve bebeği enfeksiyondan koruyan hücre, antikorlar yönünden zengindir. Koyu limon sarısı renkli, alkalen ve süte oranla daha akıcı bir görünümde olan kolostrum, yenidoğanın ilk günlerde enerji, sıvı ve besin gereksiniminin tümünü karşılar. İçeriğinde olgun süte oranla daha fazla protein, vitamin, mineral, inorganik tuz ve daha az oranda yağ ve karbonhidrat bulunur. Sarımsı rengi beta karotenden kaynaklanmaktadır. Kolostrumda bulunan antienfektif öğeler olgun süte oranla daha zengin olduğundan, ayrıca yüksek düzeyde antikor içerdiğinden, steril ortamdan steril olmayan ortama gelen bebek ilk birkaç gün içerisinde enfeksiyonlardan en iyi şekilde korunmuş olur.

Geçiş sütü ise kolostrumdan sonra salgılanmaya başlar ve yaklaşık 2 hafta devam eder. Geçiş sütündeki elementlerin düzeyi genellikle kolostrum ile olgun süt bileşimi arasındaki değerlerdir. Geçiş sütünde fosfor düzeyi kolostrum ve olgun sütte olduğundan daha yüksektir. Kolostruma göre total protein oranı azalmaya başlar. Daha yüksek oranda yağ, laktoz, vitamin içerir ve kalori değeri artmaya başlar. Giderek sütün içeriğinde değişiklikler olur ve 15 gün içinde olgun süt özelliğine erişir.

ANNE SÜTÜNÜN FAYDALARI

Anne sütü ve emzirmenin faydalarını çocuk için, anne için ve toplum için olmak üzere üç baslık altında toplanabilir. Anne sütü ile emzirmenin hem bebek, hem de anne için, başta beslenme olmak üzere, sağlık, bağışıklık, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden çok sayıda yararları vardır.

Çocuk İçin Faydaları;

Anne sütü; yenidoğan döneminden itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini ihtiva eden, sindirimi kolay bir besindir.

  • Doğumdan sonra ilk 6 ay bebeğin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarını tek basına karşılayan ANNE SÜTÜ anne ve bebek arasındaki duygusal bağın kurulmasında önemli rol oynar.
  • Bağışıklığı güçlendirerek çocuğu alt solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltahabı, ishal, idrar yolu enfeksiyonu gibi enfeksiyonlardan korur. Ayrıca normal floranın oluşmasına yardımcı olarak ve aşıların etkinliğini artırarak da bağışıklık sistemine destek olur.
  • Anne sütü ile beslenme, bebeğin zekâ gelişimini ve entellektüel yapısını olumlu yönde etkilerken, konuşma sorunlarının da daha az olmasını sağlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerin daha erken aylarda yürüdükleri, gelişim indekslerinin daha iyi olduğu gözlenmiştir. Anne sütü alan çocuklar beş yaşına geldiklerinde de bilişsel işlevlerinin biberonla beslenenlere göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.
  • Şeker hastalığı, lösemi, kanser, ülseratif kolit gibi kronik hastalıklar ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
  • Anne bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirerek bebeğin ruhsal, bedensel ve zekâ gelişimi açısından gelişmesine yardımcı olur.
  • Çene-diş gelişimini olumlu etkiler, diş çürümelerine karsı korur.
  • Anne sütü ile beslenme çocuğu obeziteye karsı koruyucu faktörlerden biridir.

Anne İçin Faydaları;

  • Doğum sonrası emzirme rahimin toplanmasına yardımcı olur, doğun sonrası kanamayı azaltır.
  • Annenin gebelikte aldığı kiloları vermesini kolaylaştırır.
  • Annelik duygusunun gelişimine yardımcı olur. Emzirmenin annede sakinleştirici etkisi vardır.
  • Anneyi meme kanseri, over kanseri, endometrium kanseri ve kemik erimesine karşı korur.

Toplum İçin Faydaları;

  • Beslenme harcamalarını azaltarak aile ve ülke ekonomisine katkı sağlar.
  • Anne sütü almamaya bağlı gelişen hastalıkların tedavisi için yapılan harcamaları ve hastalıklardan kaynaklanan iş gücü kaybını azaltır.
  • WHO ‘ne göre anne sütü ile optimal beslenme ile dünyada her yıl ölen 10,6 milyon çocuğun %13’ünün ölümü engellenebilir.

BEBEĞİMİ NE KADAR SÜRE EMZİRMELİYİM?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer birçok Uluslararası Sağlık Kuruluşu ilk altı ay boyunca sadece emzirme (yani başka hiçbir sıvı veya katı madde vermeden), devamında ise en az 2 yıl boyunca uygun tamamlayıcı beslenme ile beraber emzirmeye devam etmeyi önerir.
2 yılın sonunda emzirmeye ne kadar devam edileceği, her anne ve bebeğin vereceği kişisel bir karardır. Bu karar ile beraber bebeğinizin yaşamının farklı aylarında ve evrelerinde emzirmenin neler sağladığı hakkında bilgi edinmek, anne ve bebeği için çok yararlı olacaktır. Emzirme planladığınız şekilde devam etmese bile, verdiğiniz her damla anne sütünün bebeğiniz için çok önemli olduğundan emin olabilirsiniz.

Sadece Birkaç Gün İçin Bebeğinizi Emzirdiğinizde;
•    Kolostrumunuzu (ilk 5 gün gelen sarımtırak koyu süt) almış olur.  
•    Bu ilk sütü vererek Anti-enfektif faktörler (örn. Antikorlar, immungloblinler) ile bebeğinizin ilk ve en kolay bağışıklamasını sağlarsınız. Tebrikler bebeğinizin ilk aşısını yapmış oldunuz.
•    Bebeğinizin ihtiyacına göre formüle edilen bu besin onun sindirim sistemini bir nevi koruyucu kalkanla sıvayarak sorunsuz çalışmasına yardımcı olur.
•    Emzirmek, bebeğinizin beklediği olağan yaşam deneyimidir. Bu sürece rehberlik etmek için bebek içgüdülerle (arama, emme, yutma refleksleri) doğar. Emzirerek ona beklediği huzur ve güveni vermiş oldunuz.
•    Anne açısından, emzirme ile salgılanan hormonlar, doğumdan sonrası vücudun daha erken iyileşmesine (rahimin toparlanması, kanama kontrolü vb.) yardımcı olurlar. 
Bebeğinizi 4-6 Hafta Emzirdiğinizde;
•    Anne sütünün içeriği; bebeğin doğum ağırlığı, doğum ağırlığının ikiye katlanma süresi, gelişim basamaklarının hızı (yürümeye başlama zamanı gibi), canlının yaşadığı ortam ile şekillenmektedir. Anne sütünün bu şekillenme sürecinin ortak özelliği her dönemde bebeğinizin ihtiyacına özel olarak üretilmiş olmasıdır. Bu şekilde bebeğinizin en kritik süreci boyunca onu rahatlatmış ve en ideal besinle beslemiş oldunuz.
•    Emzirilmeyen yenidoğanların hastalanma veya hastaneye yatma olasılığı daha yüksektir ve  emzirilen bebeklerden daha fazla ani bebek ölüm riskleri bulunmaktadır. Bebeğinizi bu risklere karşı koruma altına almış oldunuz.
•    Bu süreci atlatan anneler emzirme üzerine tüm endişelerini atmış ve sonrası için emzirme konusunda deneyim kazanmış olurlar.  
Bebeğinizi 3-4 Ay Emzirdiğinizde;
•    Sindirim sistemi tam olmasa da artık olgunlaşmıştır.
•    Bu dönemde sütünüzden başka bir şey vermemek (su da dahil vb.) özellikle enfeksiyon hastalıklarına (kulak, solunum, bağırsak hastalıkları vb.) karşı bebeğinizi korumanıza yardımcı olacaktır.
•    Diğer tüm faydaların yanında bebeğinizle aranızdaki bağı çok güçlendirdiniz.
Bebeklerinizi İlk 6 Ay Boyunca Emzirdiğinizde;
•    Anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar bebeğinizin ilk altı ay enfeksiyonlardan korunmasını sağlar. 6. aydan itibaren ise anne sütünün içerdiği anti-enfektif antikorlar bebeğinizin enfeksiyonlara karşı korunmasını desteklemeye devam ettirir.
•    Bebeğinizin yaşamının ilk yılları boyunca bazı kronik hastalıklara (obezite, hipertansiyon, diyabet, çölyak vb.) yakalanma riskinin büyük ölçüde azaltmasına yardımcı olur. 
•    Özellikle, obezite sıklığını her bir ay için %4 oranında azaltmaktadır.
•    İlk 6 ay boyunca sadece emzirme, eğer adet dönemleriniz geri dönmediyse, %98 oranında etkili bir doğum kontrolü sağlamaktadır. 
•    Annede meme ve over kanseri riskini azaltır. 
Bebeğinizi 9 Ay Emzirdiğinizde;
•    Sadece bebeğiniz için tasarlanmış olan bir besinle büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu bu dönemde onu ideal şartlarda beslemiş olacaksınız. 
•    Bebeğinizin bağlanma, güvenlik, sevgi gibi ruhsal ihtiyaçlarını da karşılayıp hem bedenen hem de ruhen sağlıklı olmasını sağlarsınız.
•    Ayrıca dil ve motor gelişimi için en kritik zamanları ideal beslenme düzeni içinde desteklemiş oldunuz.
Bebeğinizi Bir Yıl Emzirdiğinizde;
•    Bağırsak mikrobiyota kolonizasyonu, yaşamın ilk yıllarında adım adım gelişmekte olan karmaşık ve dinamik bir süreçtir. Bu mikrobiyal yerleşim, bağışıklık sisteminin olgunlaşmasına paralel olarak gerçekleşmektedir
•    Bir yaşındaki bebeğinizin bünyesi artık aile sofrasında hazırlanan tüm yiyecekleri tolere edebilir, hale gelmiştir.
•    Emzirmenin 1 yıl boyunca sağladığı sağlık yararlarının çoğu, çocuğunuzun tüm hayatı boyunca sürecektir.
•    Ayrıca ortodontik tedaviye (ağız, diş problemleri) ihtiyacı daha az olacak ve lösemi (kan kanseri) gibi bazı çocukluk çağı kanserlerine yakalanma riskini azalacaktır. 
Bebeğinizi 18 Ay Emzirdiğinizde;
•    2 yaş altı bebeklerin anne sütü ile beslenmesi, onların hayatta kalma şanslarını diğer   tüm  koruyucu  önlemlerden  daha fazla  arttırmaktadır.  
•    Anne sütü ile besleyerek bebeğinizi;
•    hemofilusinfluenza tip b (mevsimsel grip)  10 yıl, 
•    solunum yolu enfeksiyonlarından 7 yıl, 
•    orta kulak enfeksiyonundan 3 yıl,
•    ishalden 2 yıl,  korumuş olursunuz.
•    Bebeğinize sütünüz ile geçen canlı kök hücreleri sayesinde, onun bağışıklık sistemini en üst seviyede tutmuş olursunuz.
Bebeğinizi 24 Ay Emzirdiğinizde;
•    Bebeğinizin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını tamamen ve sağlıklı bir şekilde karşıladığınızdan emin olabilirsiniz.
•    Sütten kesme baskısı olmayan kültürlerde, anneler bebeklerini en azından      2 yıl emzirmeye eğilimlidirler.

Artık büyüyen bebeğiniz, hayata daha bağımsız ve sağlıklı bir başlangıç yapacaktır.
Bebeğinizi 24 Ay Üstünde Emzirdiğinizde;
•    Bundan sonrası içinde hala anne sütü önemli bir enerji ve protein kaynağıdır.
Çocuğunuzu hastalıklara karşı korumaya devam eder.
•    Dünyadaki en önemli Uluslararası sağlık örgütleri güçlü bir şekilde 2 yaş ve ötesi emzirmeyi teşvik etmektedir. 
•    İnsanın biyolojik yapısına bakıldığında 2-5 yıl arası yani, tüm çocukluk döneminde anne sütünün faydalarının hala devam ettiği görülmektedir. 
•    Çocuklarımızın kemiklerini onlar için tasarlanan sütten inşa etmek çok mantıklıdır.
•    Çocuğunuzu emzirmeye devam ettiğiniz sürece, sütünüz ideal besin maddelerini (anti-enfektif faktörler ve diğer koruyucu maddeler) sağlamaya devam eder. 
•    Uzun süre emziren annelerde meme ve over kanseri gelişme riski daha düşüktür. 
•    Emzirme, çocuğun duygusal gelişimi ile ilişkili olan önemli bir ebeveynlik faktörüdür. 
•    Çocuğunuzun sonsuza kadar emeceğinden endişe etmeyin. Ne yaparsanız yapın, tüm çocuklar zamanı geldiğinde kendi başlarına bırakma kararını alırlar ve bir gün emzirme biter. Anne olarak siz ise onun için tahmin edemeyeceğinizden fazlasını yapmış olarak asla pişman olmayacağınız bir kararın gururunu yaşarsınız. 
Sütten kesmenin siz ve bebeğiniz için çok büyük bir adım olduğunu unutmayın!
Basit bir hesap yapalım; 2 ve 4 aylık bebekleri örnek alalım;
•    Anne  sütü  almayan  2  aylık  bebek  beslenmesinde  bebeğe  bir  öğünde  90-150 ml olmak üzere günde 6-7 kez  formül mama  verilir. (Günlük 540cc ila 1050cc)
•    Anne sütü almayan 4 aylık bebek beslenmesi: Bebeğine bir  öğünde  180-240 ml olmak üzere günde 5-6 kez   (Günlük 900 cc ila 1440cc)
500 gr bir kutu mamadan 100 ölçek çıkar ve her bir ölçek 30 cc su ile sulandırılarak kullanılır. Bu durumda 500 gr 1 kutu mama 100x30=3000 cc sıvı formül mamaya denk gelmektedir.
Yukarıda verilen bebeğin ayına göre ihtiyacına baktığımızda ortalama bir hesapla 500 gr 1 kutu mama yaklaşık olarak 2 aylık bir bebeğe beş gün, 4 aylık bir bebeğe ise üç gün yetiyor. Aile bütçesi için bu, aşağıdaki şekilde bir harcama demektir.
2020 Mart ayı için ülkemizde satışta bulunan aynı özelliklerdeki 5 Formül markası için hesaplanan ortalama fiyat: 500 gr ürün 75.6 TL

•    2 aylık bir bebeğin aylık formül mama masrafı: 408.2 TL
•    4 aylık bir bebeğin aylık formül mama masrafı: 680.4 TL

Ortalama hiç anne sütü almayan bir bebeği ilk 6 ayında beslemek için 44 kutu formül mama gerekmektedir. Bu da aile bütçesine ek 44x75.6 = 3.326 tl demektir.
Bu hesaplara formül hazırlamak için kullanılan; suyun maliyeti (formül sulandırma, biberon yıkama, kaynatma vd.), donanım maliyeti ( biberon, emzik, temizleme aparatları, temizlik malzemesi, biberon ısıtıcısı, sterilizatör vd.),  enerji maliyeti (ısıtma ve kaynatma vd. için elektrik, doğalgaz), tabi ki emzirmemenin uzun dönem sağlık maliyetleri eklenmelidir. Bizim için en kıymetli şeylerden birisi olan zaman maliyetini de unutmayalım.
Ayrıca emzirmemeye bağlı olarak sağlık bakım masrafları yazımızın içerisinde de belirtiğimiz gibi artar, bu da ailenin yanında, sigorta kurumu ve ülkenin sağlık giderlerinde artış anlamına gelir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan bir çalışmaya göre sadece emzirme oranlarını arttırarak ülkelerin yıllık gelirlerinde 302 milyar dolarlık artış sağlanabileceği söylenmektedir. 
Sevgili anneler; İhtiyacımız olan birçok şey bekleyebilir, fakat yaşamın temelini olan bebeklerimizi ihmal edemeyiz. Onlar şimdi büyüyorlar, biraz kulak versek belki dokularının, organlarının büyüdüğünü görüp, duyabiliriz. Onun için en iyisi, beklediği yaşam deneyimini vermektir. Bol ten temasını ve emzirmeyi,  unutmayın;

“ONA YARIN CEVAP VEREMEYİZ, ÇÜNKÜ ONUN ADI BUGÜNDÜR”             

YETERSİZ SÜT VE MEME REDDİ

Meme reddi emzirme danışmanlığı sırasında en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. 
Emzirme sırasında bebeğin çığlık atarak kafasını çevirip memeyi emmek istememesi, memeyi reddetmesi, emerken kısa süre sonra bırakıp ağlamaya başlaması ve ya hiç memeye gelmek istememesi meme reddi olabilir. 
Anneler bu duruma çok üzülür, hatta bebeğinin kendini sevmediğini bile düşünür. Sonuçta bu durum anneler için çok stres yaratır hatta anneler bu süreçte bebeklerinin bir daha hiç meme emmeyeceğini sanıp daha da strese kapılabilirler. 
Ama meme reddine neden olan durumun çözümü sağlandıktan sonra pek çok bebeğin uzun aylar hatta yıllar boyunca emmeye devam ettiği görülür. 
Yetersiz süt konusu ile ilgili olarak ise öncelikle belirtmek isteriz, bebeğiniz kaç yaşına gelirse gelsin hala yetersiz kalabileceği ile ilgili endişelenen kaygılanan insana anne denir. Hele de etrafında bu kaygı ve endişesinin daha da tetikleyecek dış sesler bu endişe ve kaygının yerini yetersizlik hissine bırakır. Bu yetersizlik duygusundan kaynaklı olarak da kadın sürekli kendini, sütünü suçlama eğilimindedir. O yüzden ilk önce bu kaygıları önlemek için soyut değil somut verileri ve bilgileri bu yazımızda sizlerle paylaşacağız.
Şimdi sizler için derlediğimiz meme reddi ve yetersiz süt ile ilgili en çok sorulan soruları ve cevaplarını verelim.

1.    Soru : Bebekler memeyi ne zaman reddeder, bunun bir zamanı süresi sıklığı var mı?
Bebeklerin memeyi reddetmesi hemen her ayda olabilir. Memeyi her emzirmede reddedebildiği gibi sadece bazı emzirmelerde de reddedebilir. Bazen emzirmeye başladıktan birkaç dakika sonra emmeyi bırakır veya hiç emmeye başlamayabilir. Bazen de tek bir memeyi emmek istemez, diğer memeyi emebilir. Her nasıl olursa olsun aslında meme reddi genellikle geçici bir durumdur. Bir kaç gün veya bazen birkaç hafta içinde kaybolur.
Bazı bebekler ise aslında memeyi reddetmez. Sadece emmeleri biraz zor olur. Çok huzursuz ve hırçın olurlar, memeyi tutmakta zorluk yaşarlar. Memeyi çabuk emerler, çabuk bırakır sonra tekrar emmek ister ve huzursuz olarak emmeye devam ederler. Bazı bebekler ise çok uykulu ve isteksiz olur. Ama bir kez memeyi yakaladığı zaman emmeye devam ederler. 
Bunun dışında bebekler büyüdükçe emzirme sıklığı ve süresi değişiklik gösterir. İlk aylarda 24 saatte 8-12 kez 20-30 dakika meme emen bir bebek büyüdüğü zaman emme süresi ve sıklığını azaltabilir. Bu durum normaldir. Meme reddi değildir. Anneler bu durumu genellikle meme reddi olarak düşünür. Bebeğinizin emzirme sıklığı ve süresine takılı kalmadan yeterli olarak beslendiğini gösteren işaretler varsa ve doktor kontrollerinde yeterli kilo aldığı saptanırsa bebeğiniz yeterli süt alıyor demektir. Yani meme reddi yaşamıyorsunuzdur. Gün içerisinde bebeğiniz sadece birkaç emzirmeyi reddediyorsa bu da meme reddi olmayabilir.

2.    Soru: meme reddinin nedenleri neler olabilir?
Bebekler emzirme süresi boyunca memeyi değişik nedenlerden dolayı reddedebilir. Fakat bazen bebeğin memeyi reddetmesinin nedeninin saptanamadığı da unutulmamalıdır.
Bebekler Memeyi Neden Reddeder?
•    Memeyi tutması iyi değilse,
•    Biberon kullanımı varsa,
•    Emzik kullanımı varsa,
•    Bebeğin hasta olması soğuk algınlığı, kulak, boğaz ağrısı vb.
•    Burun tıkanıklığı,
•    Ağızda pamukçuk olması,
•    Aşırı yorgunluk ve uyarılma,
•    Aşı yapılmış olması,
•    Diğer gıdalar ile tanışma,
•    Diş çıkarma,
•    Emzirme süresi ve sıklık değişimi.
Bebeklerin Memeyi Reddetmesinde Süte Ait Nedenler
•    Sütün hızlı akışı, fazla süt yapımı,
•    Sütün yavaş akışı,
•    Sütün azalması.
Anneye Ait Nedenler
•    Annenin aşırı stresli olması,
•    Ev içinde yaşanan huzursuzluk,
•    İlaç kullanması,
•    Değişik bir yiyecek yemesi,
•    Adet öncesi veya adet dönemi olması,
•    Annede değişik bir koku olması (parfüm, saç boyası, tuzlu su, havuz klor kokusu, sigara vb),
•    Hormonal değişiklikler,
•    Hamile olmak,
•    Doğum kontrol ilacı kullanmak,
•    Bazen annenin işe başlaması.

3.    Soru: Meme reddi yaşayan Annelerimize hangi öğütleri verebiliriz?
•    Anneler için zor bir durumdur. Ama elinizden geldiği kadar sakin ve soğukkanlı olmaya çalışın. Çünkü stresli veya gergin olmak bu durumu daha da zorlaştıracaktır. Sizin stresli ve gergin haliniz bebeğinizi daha çok etkileyecektir.
•    Bebeğinizi emmesi için sakın zorlamayın. Bu durumu daha da kötüleştirebilir. Bebek ile olan iletişimizi zora sokabilir.
•    Bebeğinizi sık sık kucağınıza alın memenize yakın tutun. 
•    Ten tene temas yapın. Üstünüzü çıkarıp çıplak iken bebeğinizi alıp onunla biraz oynayın ve bir süre sonra memenizi teklif edin.
•    Bebeğiniz ile birlikte banyoya girin ve birlikte banyo yaparken emzirmeye çalışın Ayrıca banyo sonrası bebeğiniz rahatlamış olur yine emzirmeye çalışın.
•    Memeyi tutturmak için dikkatini dağıtmaya çalışın. Açık havada yürüyün, müzik dinletin, ninni veya şarkı söyleyin, masaj yapın, beyaz gürültü yapın, bazen sessiz bir ortamda bulunun vb
•    Bebeğinizi değişik emzirme pozisyonları kullanarak emzirmeye çalışın. Koltuk altı pozisyonu, yatarak veya ters beşik pozisyonu deneyebilirsiniz.
•    Biraz uykulu iken yani uykuya dalarken ve uyanmadan az önce emzirin. Bebekler uykulu oldukları zaman memeyi daha kolay kabul edebilirler. Ayrıca gece emzirmelerini biraz daha artırmayı deneyebilirsiniz.
•    Eğer bebeğiniz çok hırçın ve huzursuz ise çok az bir miktar sağılmış anne sütünü verip hırçınlığını geçirmeye çalışın daha sonra memenizi teklif edin.
•    Bebeğinizin herhangi bir hastalığı varsa (burun tıkanıklığı, pamukcuk vb ) mutlaka tedavi ettirin.
•    Aşırı miktarda süt yapımı varsa bebek emzirme sırasında fazla süt nedeniyle emmeye devam edemiyorsa öncesinde bir miktar süt sağabilir veya emzirme sırasında memeyi makaslama şeklinde tutabilirsiniz. En önemlisi doğru bir emzirme tekniği ile emzirme sağlanmasıdır.
•    Biberon ve emzik kullanıyorsa ve bebeğinizin kafası bu nedenle karışık ise mutlaka emzik ve biberonu kesin.
•    anne sütünüzü artırmaya çalışın. Yeterli bir artış sağlanamazsa o zaman bir emzirme destek sistemi kullanmanız fayda sağlayabilir.
Sonuç olarak aslında meme reddi sıklıkla geçicidir. Annelerin sadece sakin kalarak bu durumun geçici olduğunu ve sonrasında bebeklerinin mutlaka memeye döneceklerini bilmesi gerekir. Çok çok nadiren bazen bebeklerin memeye dönmediği olabilir. Ama bu durum bebeğiniz ile emzirme dışında bağ kurmanıza tabiî ki engel değildir. Bütün çabalarınıza rağmen bebeğiniz memeye dönmüyorsa doktorunuzdan ve bir emzirme danışmanından yardım almanız en iyisidir.

4.    Soru: Sütün yeterli veya yetersiz olduğuna dair bir kanıt var mıdır? 
Bebeğiniz; Günlük en az 4 tane kirli bez (çiş, çişli kaka veya kakalı) yapıyor, ayına uygun aylık veya günlük olarak yeterli kilo alıyor ise sütünüz yeterlidir.
Bebeğiniz yukarıda belirtildiği gibi günlük olarak 4 den daha az bezini kirletiyor ise, kilo alımı yeterli değil ise yeteri kadar anne sütü ile beslenemiyor olabilir. Bebeğin kilo alımıyla  ilgili bir endişeniz varsa, ayına uygun olarak değerlendirmek için mutlaka doktorunuza danışın.
Yeterince beslenememekten kaynaklanan bir sorun söz konusuysa, beslemenizin değerlendirilmesi için doktorunuzdan destek alın.
Annelerden özellikle belirli zamanlarda gün içinde anne sütü miktar farkları veya gece sütünün azaldığı gibi sorular alıyoruz. Bu durumda hep şunu söylüyorum. Anne sütü mesai yapmaz. Dolayısıyla sütünüz gün içerisinde dalgalanmalar gösterebilir. Bunu ancak emzirmek ile aşabilirsiniz. Aynı zamanda bebeğiniz stresli olduğu durumlarda kendisini en güvende hissettiği yeri yani sizin kucağınızı isteyecektir. Bebeğim kucağa alışmasın diye kucaklamamak çocuğunuzun stresini daha da fazla arttıracaktır. Yenidoğan döneminden itibaren bebek her istediğinde beslemek ve kucaklamak hem sütünüzü arttıracak hem de bebeğinizin ağlama ataklarını ve infantil kolik riskini azaltacaktır. Bebeğinizin gündüz olduğu gibi gece boyunca emmek istemesi de çok doğaldır. Bebeğinizin sizin gibi uzun süre uyumamasını kabul edip bu yorgunluğunuzun geçici olduğunu düşünmek stresinizi azaltacak gece-gündüz bebeğiniz kucaklamak, emzirmek  bebeğinizi hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak besleyecektir.

5.    Soru: Annelere sütlerini arttırmaları için ne tavsiye edebiliriz?
Anne Sütümü Nasıl Artırabilirim?
•    Uygun emzirme tekniğiyle; Emzirin, Emzirin, Emzirin
•    Ten tene temas
•    Sıvı tüketiminizi artırınız
•    Dinlenin ve uyuyun
•    Kendinize  güvenin
•    Mama lobisinden uzak durunuz
•    Stresten uzak durunuz
•    Beslenmenize dikkat ediniz

6.    Soru: Bebekler her ağladıklarında aç mıdır?
Bir bebek ağladığında ailelerin aklına ilk olarak açlık gelir.  Açlık belirtileri başka bir durumun belirtileri ile karıştırılabilir. Bu da bebeğin ihtiyacını gidermenizi geciktirebilir. Örneğin;
•    Arama- Emme Refleksleri
Bebek, dudak çevresine ya da yanağına dokunulduğunda başını o tarafa çevirerek emmeye hazırlık yapar. Bu arama- emme refleksleridir. Bu refleksler genellikle 3-4 aya kadar devam eder. 7-9. aya kadar devam etmesi de normaldir.
•    Emme Güdüsü
Bebekler ilk 2 yaşta psikogelişimsel olarak oral gelişim dönemindedirler. Bebek sadece acıktığında emmez aynı zamanda;
•    Susayınca,
•    Yorulunca,
•    Bir yerleri ağrıyınca,
•    Keyif için 
•    Kaygılanınca  da emmek ister.

7. Soru: Bebeğin doğumdan sonra ki haftalarda kilo kaybetmesi normal midir?
Bebek ilk 7 gün annesini çok güzel emse de gebelik boyunca oluşan ödemi attığından dolayı toplamda doğum ağırlığının %10-15 arası kadarını fizyolojik olarak kaybederler. Bunu bebeğin gününe göre değerlendirmek gerek ve çoğunlukla bu kayıp normal bir süreçtir. Bu sınırı aşacak olursa hekiminiz sizi yönlendirecektir.
8. gün kilo alan ve 15.gün doğum kilosuna dönebilen bebeğin anne sütü alımı yeterlidir.
Bebekler ilk 15 gün sarılık nedeniyle ışık tedavisi alması gerekebir. Bunun için farklı sebepler olabilmekle beraber anne sütünün yetersiz olması da bir faktördür. Bebek eğer gününe göre fazla kilo kaybetmişse sarılığın artmasına neden olabilir. Fakat kilo kayıpları gününe uygun ise bebeği fazladan beslemek de sarılığı artıracaktır. Dolayısıylea hekime danışmadan sarılığı azaltabilir diye mama başlamamak gerekir.

8. Soru: Doğumdan hemen sonra sütünün gelmediğini söyleyen annelerimiz için ne söyleyebiliriz?
Doğumdan hemen sonra  emme iç güdüsüyle emmeye başlayan her bebek için anne sütü gelir. Her bebek ilk günden itibaren emer. Her annenin sütü bebeğinin ihtiyacı kadardır. Bu miktar 2-3 saatte bir bebeğe göre bir damla kadar da olabilir 1 çay kaşığı kadar da olabilir. Bu kadarlık miktarlarda göğüse elle ya da makineyle sağma yapınca hiç gelmeyebilir. Her emzirmede anne sütü artar. Bu artışa göre bebeğin midesi de aşamalı bir şekilde fizyolojik olarak büyüyecektir. 

9. Soru: “Bebeğim emiyor ama formula (mama) verdim onu da alıyor, aç mı kalıyor?” 
Her zaman olduğu gibi objektif verileri sağlayan bebeklere formula denemeye gerek yoktur. Bebekler tokluk nedir bilmezler ve midesi dolana kadar beslenirler hatta kusarlar ama boşalan kısmı yine doldurmak için emmek isterler. Dolayısıyla siz ne verseniz onlar alırlar. 

COVİD-19, GEBELİK VE DOĞUM İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR

Soru1. Gebe Kadınlar covid 19 bulaşması açısından daha büyük risk altında mıdır?
•    COVID 19 enfeksiyonunun hamile kadınlar üzerindeki etkilerini anlamak için araştırmalar devam etmektedir. 
•    Veriler sınırlıdır, ancak şu anda genel popülasyondan daha ağır hastalık riski altında olduklarına dair bir kanıt bulunmamaktadır.
•    Bununla birlikte, vücutlarındaki ve bağışıklık sistemlerindeki değişiklikler nedeniyle, hamile kadınların bazı solunum yolu enfeksiyonlarından kötü şekilde etkilenebileceğini biliyoruz. 
•    Bu nedenle, kendilerini COVID-19'a karşı korumak için önlemler almaları ve olası semptomları (ateş, öksürük veya nefes almada zorluk dahil) sağlık kuruluşlarına bildirmeleri önemlidir.
•    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), daha fazla kanıt elde edildikçe bilgilerini ve tavsiyelerini incelemeye ve güncellemeye devam edecektir.

Soru2. Hamileyim, kendimi Covid 19 riskine karşı nasıl korumalıyım?
•    Gebe kadınlar, COVID-19 enfeksiyonunu önlemek için aynı önlemleri almalıdır. Kendinizi korumaya yardımcı olabilirsiniz:
•    Ellerinizi alkol bazlı el ovma veya sabun ve su ile sık sık yıkayın.
•    Kendinizle başkaları arasında boşluk bırakmak, sosyal mesafeyi korumak ve kalabalık alanlardan kaçınmak.
•    Gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının.
•    Solunum hijyeninin uygulanması, bu öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ağzınızı ve burnunuzu bükülmüş dirsek, mendil veya maske ile kapatmak anlamına gelir. Bu durumlarda eğer mendil kullandıysak ardından kullanılmış olan mendili hemen atın.
•    Ateş, öksürük veya nefes almakta güçlük çekiyorsanız, derhal tıbbi yardım alın. Bir sağlık kuruluşuna gitmeden önce sağlık kuruluşlarını arayın (112) ve talimatlarını izleyin.
•    Hamile kadınlar ve COVID-19'dan etkilenenler de dahil olmak üzere yakın zamanda doğum yapmış kadınlar rutin kontrollerine devam etmelidir.

Soru3. Tüm hamile kadınlar covid 19 riski nedeni ile test yaptırmalı mı?
•    Test protokolleri ve uygunluk yaşadığınız yere göre değişir. 
•    Bununla birlikte, DSÖ önerileri COVID-19 semptomları olan gebe kadınlara test için öncelik verilmelidir. COVID-19 tanısı koyulmuşsa, özel bakıma ihtiyaçları olabilir. 
 Soru4. Covid 19 karnımda ki bebeğe veya doğduktan sonra bebeğime bulaşır mı?
•    COVID-19 olan hamile bir kadının hamilelik veya doğum sırasında virüsü bebeğine geçirip geçiremeyeceğini hala bilmiyoruz. 
•    Bugüne kadar, virüs amniyotik sıvı ( bebeğin gebelik sırasında içinde bulunduğu kese ve sıvı) veya anne sütü örneklerinde bulunmamıştır.

Soru5. Hamilelik ve doğum sırasında ne gibi bakımlar yapılmalı?
•    COVID-19 enfeksiyonları doğrulanmış veya şüphelenilenler de dahil olmak üzere tüm hamile kadınlar, doğumdan önce, doğum sırasında ve sonrasında kaliteli bakım alma hakkına sahiptir. 
•    Buna doğum öncesi, yenidoğan, doğum sonrası, intrapartum ve psiko-sosyal destek hizmetleri dahildir.
•    Güvenli ve olumlu bir doğum deneyimi şunları içerir:
•    Saygı ve haysiyetle muamele görmek;
•    Doğum sonrasında mevcut bir refakatçiye sahip olmak;
•    Doğum personeli tarafından açık iletişim;
•    Uygun ağrı kesici stratejiler:
•    Mümkün olan yerlerde doğumda hareketlilik ve tercih edilen doğum pozisyonu.
•    COVID-19'dan şüphelenilir veya onaylanırsa, sağlık çalışanları kendilerine ve diğerlerine, el hijyeni ve eldiven, önlük ve tıbbi maske gibi koruyucu kıyafetlerin uygun şekilde kullanılması dahil olmak üzere, enfeksiyon risklerini azaltmak için gerekli tüm önlemleri almalıdır. 

Soru6. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda anne sezeryan ile mi doğum yapmalı?
•    Hayır. 
•    DSÖ'nün tavsiyesi sezaryen ameliyatlarının yalnızca tıbbi gerekçelerle yapılması gerektiğidir.
•    Doğum şekli bireyselleştirilmeli ve bir kadının obstetrik endikasyonlarla birlikte tercihlerine dayanmalıdır.

Soru7. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda anne bebeğine dokunabilir, tutabilir mi?
•    Evet. 
•    Özellikle  yakın temas ve erken emzirmeye başlanması, bebeğin gelişmesine yardımcı olur. 
•    Desteklenmelisiniz;
•    Yukarıda bahsedilen şekilde iyi solunum hijyeni ile güvenli bir şekilde emzirin 
•    Ten temas uygulayın
•    Bebeğinizle aynı odada kalın
•    Bebeğinize dokunmadan önce ve sonra ellerinizi yıkamalı ve tüm yüzeyleri temiz tutmalısınız.

Kaynak: DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) https://www.who.int/news-room/q-a-detail/q-a-on-covid-19-pregnancy-and-childbirth

COVİD-19 VE EMZİRME İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR

Soru 1. COVİD -19 virüsü Anne Sütünden bulaşır mı?
•    COVID-19 virüsü bugüne kadar yapılan çalışmalarda anne sütünde bulunamamıştır. 
•    COVID-19'un anne sütü ve emzirme yoluyla bulaştığı bugüne kadar tespit edilmemiştir. 
•    Emzirmeyi önlemek veya durdurmak için hiç bir neden yoktur.

Soru 2. COVİD -19 virüsü yaygın olarak görülen toplumlarda anneler bebeklerini emzirmeli mi? 
•    Evet. 
•    Tüm sosyo-ekonomik ortamlarda, emzirme sağkalımı artırır.
•    Bebeklere yaşam boyu sağlık ve gelişim avantajları sağlar. 
•    Emzirme annelerin sağlığını da iyileştirir.

Soru 3. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda doğumdan hemen sonra anne-bebek ten teması yapılıp, emzirme başlatılmalı mı?
•    Evet. 
•    Doğumu takiben en kısa sürede ten teması veya kanguru bakımı, yenidoğanların sıcaklık kontrolünü geliştirir.
•    Yeni doğan bebekler arasında daha iyi sağkalım ile ilişkilidir. 
•    Yenidoğanın anneye yakın yerleştirilmesi, aynı zamanda bebek ölüm oranını azaltır.
•    Emzirmeye erken başlamayı ve iyi devam etmesini sağlar.
•    Cilt-cilt teması ve emzirmenin sayısız faydaları, COVID-19 ile ilişkili potansiyel bulaşma ve hastalık risklerinden önemli ölçüde ağır basmaktadır.

Soru 4. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda anne bebeğini emzirmeli mi?
•    Evet. COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen kadınlar, istedikleri takdirde emzirebilirler. Emzirme öncesi mutlaka;
•    Ellerinizi sık sık sabun ve su ile yıkayın, özellikle bebeğe dokunmadan önce alkol bazlı el dezenfektanı kullanın
•    Bebekle herhangi bir temas sırasında, besleme dahil olmak üzere tıbbi maske takın
•    Hapşırma veya öksürme sırasında mutlaka bir mendil kullanın sonrasında mutlaka kirli mendili hemen atın ve ellerinizi tekrar kurallara uygun olarak yıkayın
•    Dokunduğunuz yüzeyleri rutin olarak temizleyin ve dezenfekte edin.
•    Tıbbi maskeleri nemli hale gelir gelmez değiştirmek ve hemen atmak önemlidir. Maskeler tekrar kullanılmamalı veya önden dokunulmamalıdır.

Soru 5. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda annenin maskesiz bebeğini emzirdiği veya maskesinin bulunmadığı tespit edilir ise bebeğini emzirebilir mi?
•    Evet. Emzirme tartışılmaz bir şekilde yenidoğanlarda ve bebeklerde ölüm oranlarını azaltır ve çocuğa sayısız yaşam boyu sağlık ve beyin gelişimi avantajı sağlar. 
•    COVID-19 semptomları olan annelerin tıbbi maske takmaları önerilir, ancak bu mümkün olmasa bile, emzirmeye devam edilmelidir. Anneler ellerin yıkanması, yüzeylerin temizlenmesi, hapşırma veya bir mendile öksürme gibi diğer enfeksiyon önleme tedbirlerini uygulamalıdır.
•    Tıbbi olmayan maskeler (örneğin ev yapımı veya bez maskeler) değerlendirilmemiştir. Şu anda, kullanımları için veya kullanımlarına karşı bir öneri yapmak mümkün değildir.

Soru 6.  COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen annelerin emzirme konusunda durumlarının elvermemesi halinde bebekler nasıl beslenmelidir?
•    COVID-19 veya diğer komplikasyonlar nedeniyle bebeğinizi emzirmek için çok iyi değilseniz, bebeğinize mümkün olan, mevcut ve sizin için kabul edilebilir bir şekilde anne sütü vermesi desteklenmelidir. Bu şunları içerebilir:
•    Süt sağmak;
•    Donör (süt anne) anne sütü. 
•    Anne sütü veya donör anne sütünü sağlamak mümkün değilse, hekiminizin tavsiyesine göre uygun, doğru hazırlanmış, doğru miktarda güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde geçici olarak bu dönemde formül sütler (mama) verilebilir ve yine bebeği beslerken mutlaka gerekli önlemler almalıdır.

Soru 7. COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen annelerin durumları nedeni ile emziremediği hallerde yeniden emzirmeye ne zaman başlanabilir?
•    Yeterince iyi hissettiğinizde emzirmeye başlayabilirsiniz. 
•    Onaylanmış veya şüphelenilen COVID-19'dan sonra beklenecek sabit bir zaman aralığı yoktur. 
•    Emzirmenin annede COVID-19'un klinik seyrini değiştirdiğine dair bir kanıt yoktur. 
•    Sağlık çalışanları veya emzirme danışmanları sizi yeniden emzirmeye başlamanız için desteklemelidir.

Soru 8. COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen annelerin bebeklerine anne sütü yerine formül süt vermek daha mı doğrudur?
•    Hayır. 
•    Her ortamda yeni doğanlara ve bebeklere formül süt (mama) verilmesi ile ilişkili riskler her zaman vardır. Bebeklere yapay besinlerin verilmesiyle ilişkili bu risklerin küçük bir kısmı şöyle sıralanabilir;
•    Emzirme sırasında olan ten tene temas yapay beslenmede olamayacağı için anne- bebek bağlanması engellenebilir.
•    Anne sütünü doğrudan her ortamda ve temiz bir şekilde vermek yerine yapay beslenen bebeklerde besin hazırlanması sırasında bir çok enfenfeksiyonun bulaşabilme riski olabileceğinden bebekte ishal, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları ile diğer enfeksiyon hastalıklarına yakalanma olasılığı artar.
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bebeklerin gelişimsel açıdan daha geridirler, bilişsel testlerde daha düşük puan alabilirler
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bir bebekte obeziteye yatkınlık daha fazladır.
•    Hayvan sütüne intolerans gelişebilir, bu durumda yapay süt ishale, döküntüye ve başka allerjik belirtilere yol açar.
•    Ekonomik anlamda aile ve ülke ekonomisine zarar verir
•    Emzirmenin sayısız faydaları, COVID-19 virüsüyle ilişkili potansiyel bulaşma ve hastalık risklerinden önemli ölçüde çok daha ağır basmaktadır. 

Kaynak: DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü)  www.who.int/news-room/q-a-detail/q-a-on-covid-19-and-breastfeeding

NEDEN ANNE SÜTÜ?

Ülkemizde çok kullanılan  “Anasının ak sütü gibi helal etmek” deyimi karşılıksız bir şey vermek anlamında kullanılmakta ve toplumda anne sütüne, anneliğe verilen değeri göstermektedir. Öyle ki anneler çoğu zaman evlatlarını bir tehlikeden korumak istediğinde ilk olarak “sütümü helal etmem” diyerek emzirmenin kutsallığını da vurgulamaktadır.

Öte yandan bilimsel olarak bakmak gerekirse 30 yılı aşkın süredir birçok önemli bilimsel çalışma yapılmış ve hepsi bize istisnasız anne sütünün eşsiz ve insan yavrusu için en mükemmel besin olduğunu kanıtlamıştır.
Bu bağlamda Uluslararası Sağlık Kuruluşları olan Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) ve UNİCEF “ Bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü verilerek 6 aydan önce ek besin başlanmaması, 6 aydan sonra ise uygun tamamlayıcı besinlerle beraber emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar sürdürülmesi” ni önermektedir. Çünkü büyüme ve gelişmenin ideal şartlarda olabilmesi için, anne karnında başlayan ve özellikle kritik pencere olarak adlandırdığımız doğumdan itibaren iki yaşın sonuna kadar devam eden süreçteki beslenme çok önemlidir. Bu kritik süreçte anne sütü, bebeğin ihtiyaçlarını karşılayan ideal içeriğe sahip olmasının yanında aile ve ülkeye sosyal ve ekonomik getirileri olan, vazgeçilmez bir besin kaynağıdır ve hayati önem taşımaktadır. Yine Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) ve UNİCEF verilerine göre beslenme yetersizliğinin küresel hastalık yükünün %10’undan fazlasını oluşturduğu ve yılda yaklaşık 1,5 milyon çocuğun akut beslenme yetersizliği nedeni ile ölmekte olduğu tahmin edilmektedir. 

Bebek beslenmesinin bebek yaşam sürecini yakından etkilediği açıktır. Bebek beslenmesinde yapılacak hataların bebek sağlığı ve toplumun uzak erimli geleceğini kötü yönde etkileyeceği ise öngörülebilir bir gerçektir. Türkiye’de her yıl yaklaşık 1.300.000 bebek doğmaktadır ve 2018 TNSA Raporuna göre ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı %41’e düşmüş durumdadır. Söz konusu ortalama verilere ay bazında ele alarak daha ayrıntılı bakıldığında ise 2013 TNSA raporuna göre 4-5 aylık bebeklerde sadece anne sütü ile beslenme oranının %14,4 tür.  

Çocuklar, bir ülkenin geleceği ve umudu olmalarının yanı sıra, toplumun en kırılgan grubunu da oluşturmaktadırlar. Bu nedenle en iyi koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde oluşturulması çok önemlidir. Sağlıklı bebek ve çocuklar, sağlıklı aileleri ve sağlıklı toplumları oluşturacaktır. Dolayısı ile hayata en iyi başlangıç anne sütüdür. 
Anne sütünün zengin ve mucizevi içeriği ile emzirmenin önemi saymakla bitmez. Bunlardan bazıları;
•    Her annenin sütü kendi bebeği için en uygun bileşimdedir ve yeterli miktardadır.
•    Her zaman hazır, temiz ve uygun ısıdadır. 
•    Bedavadır.
•    Bebeğin ilk 6 ay ihtiyacı olan tüm besin öğelerini %100 karşılar. 
•    Sindirimi kolaydır.
•    Anne sütü ile beslenme, ilerde obeziteye karşı korur.
•    Bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir.
•    İleri yaşlarda ortaya çıkabilecek hastalıkların olasılığını azaltır.
•    Anne sütü alan bebeklerde karın ağrısı, gaz, pişik, kabızlık daha az görülür.
•    Bebeğin zihinsel(IQ), Duygusal (EQ) zekasının gelişimini olumlu yönde etkiler.
•    Anne bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirir.
•    Anne sütünün içerdiği maddeler bebeği rahatlatır, gevşetir, ağrıyı azaltır, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar.

BEDAVADIR
Tamamen doğal olarak üretilen anne sütü, bebek annesinin memesini emmeye başladığında, meme içinde yer alan süt hücrelerinden, süt salgılanmaya başlar ve bebek besini direk alır. Hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Üretim kendiliğinden olduğu için maliyet sıfırdır. Isıtma, soğutma, depolama, mikroptan arındırma için özel aletlere, biberon, emzik vb. aracılara ve temiz su kaynağına bağımlı değildir. Anne sütünde mikrop üremez, bozulmaz, hastalık kaynağı olmaz.

ÖZGÜVEN KAZANDIRIR
Bebeğin doğuştan gelen, doğal emme refleksini kullanmaya başlayarak beslendiğini keşfetmesi, annesinin kollarında olduğunu hissetmesi, bebekte güven duygusunu oluşturmaktadır. Bu durum bebeğin psikolojik durumunu direk etkileyerek özgüvenini geliştirmektedir.

ANNE İLE BAĞLANMAYI GÜÇLENDİRİR
Bağlanma yaşamın ilk günlerinde başlayan, duygusal yönü ağır basan ve olması beklenen bir durumdur. Doğumdan hemen sonra insan yavrusunun doğası gereğince başlayan bağlanma; meme arama, başı döndürme, emme, yutma, parmak emme, yakalama, anneye yönelme, beslenme saatlerini sezinleme ve hazırlanma şeklinde kendisini göstermektedir. Anne ve bebeğin birbiri ile iletişim ne kadar erken ve sağlıklı ise annelik duygusu da o kadar kuvvetli gelişecektir. Örneğin yapılan gözlemlerde sezaryen ile doğum yapan annelerle karşılaştırıldığında normal doğum sonrası bebekleri hemen yanlarına verilen annelerin, şefkat dolu davranışları daha yoğun gösterdikleri dikkati çekmiştir. Bebeğin annesi ile arasındaki bu özel bağlanma sağlıklı ruhsal gelişimdeki en önemli belirleyicidir. Doğumla birlikte anne bebek arasında gelişen bu süreç, bireyin kişilik gelişimini, diğer insanlarla ilişkilerini ve uyumunu etkilemektedir. 
Doğası gereği her kadının emzirme yeteneği, her bebeğinde emme refleksi vardır. Fakat anne bebek arasındaki emme- emzirme davranışına sadece anne sütü ile beslenme gözüyle bakmamak gerekir. Emme-emzirme süreci aslında anne ve bebeğin yakınlaştığı, birbirinin ruhsal ihtiyaçlarını karşıladıkları bir süreç, anne sütü ise o sürecin en gözle görünür çıktısıdır. Özellikle yenidoğan bebeğin ilk ihtiyacı annesinin sıcaklığı ve kokusu, ardından ise anne memesidir. Aynı zamanda dokunmak, temas etmek, kendi sıcaklığını karşındakine aktarırken, ondan da aynı sıcaklığı ve sevgi sinyallerini alabilmektir. Dokunma, vücut temasını sürdürme, güvencede olma duygusunu güçlendirmek açısından yenidoğan için çok önemlidir. Araştırmalara göre, dokunma beyin fonksiyonlarını hızlandırırken, matematik yeteneğini geliştiriyor, beden stresini, ağrıyı azaltıyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

TEMİZDİR, MİKROPSUZDUR, KORUYUCUDUR
Bebeğin memeden alacağı ilk besine "ilksüt", "ağız sütü" ya da "kolostrum" denir. "İlksüt"ün görüntüsü anneden anneye değişir, ancak genellikle sarı renkte ve kıvamlıdır. Bu "ilksüt" özel olarak çok besleyicidir ve bebeği pek çok hastalıktan korur.  "İlksüt"ün miktarı az olmasına karşın, ilk günlerde bebeğin beslenmesi ve bağırsaklarının iyi çalışması için yeterlidir. Anne sütü enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Anne sütü, içerdiği muhteşem antiefektif ajanlar sayesinde bebeklerimizi sepsis, bakteriyemi,menenjit, solunum, idrar ve gastrointestinal sistem enfeksiyonları ve alerjik hastalıklara karşı korunabilmekte hatta bir çok virüse karşı ise enfeksiyonun başlaması için gerekli olan bakteri ve virüslerin mukozaya yapışmasını önleyerek baskılayıcı olabilmektedir. Yalnızca anne sütü ile beslenen bebeklerin anne sütünden aldığı IgA miktarı, hipogamaglobulinemisi olan bir hastaya proflaksi için verilen Ig'den çok daha yüksektir.

ZEKAYI GELİŞTİRİR
Çocukların biyo-psikososyal, moral ve entellektüel gelişimleri çevresel ve genetik faktörlerden etkilenmektedir. Beyin gelişimi döllenmeden kısa süre sonraki günler içinde (intrauterin hayatta) başlamakta ve adolesan çağı boyunca da devam etmektedir. Gelişimin en önemli kısmı intrauterin dönemde ve yaşamın ilk yıllarında (Emzirme/Beslenme) olmaktadır. Anne sütü ile beslenen bebeklerin zihinsel gelişimleri daha iyi. IQ üzerine bu olumlu etki  özellikle genetik olarak bazı metabolik farklılığı olanlarda daha belirgin ortaya çıkmakta. Bu durum anne sütünün nutrigenomik özelliklerinin de olduğunu göstermektedir. 
Anne bebek arasındaki bağlanma (bonding), duygulanım, sağlık, mizaç, uyum, anne babanın ruh sağlığı ile ilgili deneyimlerinin kalitesi, bebeğin ilerideki ruh sağlığının ve benlik saygısının temellerini oluşturur. İlk yıllar içinde anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkinin, çocuğun beynini çok yönlü olarak etkilediği ortaya konmuştur. Bu ilk yıllar içinde sevgi ve yakın ilgi gösterilmesi ile çocuğun öğrenme yeteneklerinin güçlendiği görülmektedir. Bu amaçla, bebek ve küçük çocukların anne babaları tarafından bol bol dokunulmaya, konuşmaya, gülümsemeye ve uyarılmaya gereksinimleri vardır. Erken dönemde çocuğa uygun uyaranların verilmesi en çok emzirme sırasında sağlanmaktadır. Bu şekilde bebek hem fiziksel hemde ruhsal açıdan doymakta, böylelikle bebeğimizin zekâsı ve öğrenme kapasitesi arttırmaktadır.

BEBEĞİN İLK AŞISIDIR
Doğumdan sonra ilk günlerde salgılanan süte kolostrum (ağız sütü) denir. Kolostrumda, olgun (mature) süte oranla daha fazla bulunan antienfektif öğeler, A vitamini, sodyum ve çinko bebeği ilk birkaç gün içerisinde enfeksiyonlardan korumaktadır. Kolostrum, bebeğin sindirim sistemini immünoglobülinler ile mukozal bir tabaka oluşturarak kaplar ve böylece yenidoğan bebeği dış ortamdan gelecek patojen mikroorganizmalara karşı korur. Aslında bu kaplama işine bir nevi kalaylama diyebiliriz. Bu şekilde bebeğimizin ilk besin olarak aldığı muhteşem içerikteki kollosturum tüm sindirim sistemini kaplayarak bebeğimiz için ömür boyu sürecek bir koruma kalkanı oluşturmaktadır. Kolostrum 5-10 günler arasında geçiş sütü şeklini alarak, 3. haftadan sonra olgun (mature) süt özelliğini taşır.
Kolostrum : Doğumdan sonra (postpartum) ilk beş gün boyunca salgılanan süttür. 
Geçiş Sütü (Transitional) : Kolostrumdan sonra 5-15. günler arasında salgılanan süttür. 
Olgun Süt (Mature) : On beşinci günden sonra salgılanan süttür. 
Enfeksiyon ve allerjiden koruyan antikorlar ve akyuvarlar, Sekretuvar IgA, laktoferrin, makrofajlar. T ve B lenfositler gibi antienfektif etmenlerden zengindir.
Barsağın olgunlaşmasını sağlayan, allerji ve intolerans gelişmesini önleyen epidermal büyüme faktörlerini içerir. 
A, D ve B12 vitaminleri, sodyum ve çinko içeriği olgun süte göre daha yüksektir. 
Bilirubinin bağırsaktan atılmasını sağlayarak sarılığı önler. 
Kollostrum, özellik olarak bebeğin anne karnındayken beslendiği kanın genel yapısı ile benzer özellikler taşımaktadır. Bu benzerlik yaşama yeni alışmış bebek için bir avantajdır.

BEBEĞİ HASTALIKLARDAN KORUR
Anne sütü bebekler için sadece bir besin değildir. Bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan canlı bir sıvıdır. Hayatın ilk yıllarında immün sistem tam olarak gelişmemiştir ve çocuk, enfeksiyonlarla büyük çocuklar ya da erişkinler gibi savaşamaz. Bu nedenle bebeğin, annesi tarafından korunması gerekmektedir.
Anne sütü, bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan akyuvarlar ve bir dizi anti-enfektif faktörleri içerir. Ayrıca annenin geçirmiş olduğu enfeksiyonlara karşı antikorlar da içerir. Bu anti-enfektif özellikler ve akyuvarlar, bebeğin doğumdan sonra karşılaşacağı hastalıklara karşı ilk bağışıklığı sağlar. Kolostrum yeni doğan için bir tehlike olan bakteriyel enfeksiyonlardan korunmaya yardım eder. Aynı zamanda sadece enfeksiyon hastalıkları değil bu antikorlar bebeği alerjilerden de korur.
Bebeğe intrauterin dönemde anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar enfeksiyonlardan korunmayı ilk altı ay sağlar. Bu dönemden sonra bebeğin anne sütüyle aldığı antikorlar koruyucudur. 

DOĞUM SONU KANAMAYI AZALTIR
Erken ten-tene temas doğumla başlayan ve annenin çıplak göğüsü üzerine yüzüstü yatırılan bebeğin sıcak bir battaniye ile örtülmesini içeren bir uygulamadır. 
Bebeğin emmeye başlamasıyla beyinden salgılanan oksitosin hormonu, rahimin kasılarak gebelik öncesi şeklini almasını kolaylaştırır. Erken dönemde emzirmeye başlayan annelerde doğum sonrası kanama riski azalır. Sonuçta, emziren annelerde kanama ve kan kaybı daha az olacağından anemiye bağlı halsizlik, çarpıntı, çabuk yorulma gibi yakınmalar daha seyrek görülür.

BİTECEK KAYGISI YOKTUR
Annenin ürettiği süt miktarının annenin kilosu ya da meme büyüklüğü ile ilgisi yoktur. Sağlıklı ve uygun beslenen annelerin sütünün, yaşamın ilk yarıyılında bebeklerin, tüm besin gereksinimlerini karşıladığı gösterilmiştir. Anne sütü ayrıca her zaman ılık, taze, temiz, ekonomik ve kullanıma hazırdır. Emziren annelerin diyet yapmamaları gerekmektedir. Bununla birlikte sütün kalitesini ve miktarını artırmaya yönelik yapılan girişimler gereksizdir. Annenin bol sıvı alarak dengeli ve yeterli beslenmesi uygundur. İtalya’da yapılan bir çalışmada sağlıklı iyi beslenen annelerin emzirme sırasındaki diyetlerine çinko, bakır ve iyot eklenmesiyle bu eser elementlerin sütteki miktarlarında bir değişiklik olmadığı gösterilmiştir. 
Anne sütü her an, her yerde, her zaman hazırdır ve hep aynı (vucut ısısı) ısıdadır. 

TÜM BESİN İHTİYACINI KARŞILAR
Anne sütü, bebeklerin dengeli beslenme, sağlıklı büyüme ve gelişimleri için son derece önemli olan canlı bir besindir. Doğumdan sonra, altı ayın sonuna kadar bebeğin beslenmesinde anne sütü tek başına yeterlidir, bu dönemde tıbben gerekli olmadıkça bebeğe anne sütünden başka, su da dahil olmak üzere hiçbir ek gıda verilmemesi önerilmektedir. Altı aydan sonra uygun şekilde başlanacak olan ek gıdalarla birlikte emzirmeye en az iki yıl devam edilmelidir. 2 yaş ve sonrasında da bebeğinizi emzirmeniz tüm Uluslararası Otoriteler ve Sağlık Bakanlığımızca önerilmektedir. 
Bebeğin beslenmesinde anne sütüne eşit veya daha iyi bir seçenek bugüne kadar bulunamamıştır. Doğada bulunan tüm memeli canlılar yavrularını kendi sütleri ile beslerler, o halde insan yavrusunun da annesinin sütü ile beslenme hakkına saygı duyulmalı ve bu fizyolojik olay teşvik edilmelidir. Bebeklerin anne sütü dışındaki gıdalarla tanıştığı en kritik dönem yaşamın ilk birkaç günüdür. Bu dönemde anne zaten hastanede olduğu için annenin ve çevresindekilerin bilinçlendirilmesi sağlık çalışanlarına düşmektedir. Bu dönemde “annenin sütünün gelmemesi !!!” veya “annenin sütünün yetmediğini düşünmesi !!!” bahane edilerek bebeğe başka gıda verilmemelidir. Anne-bebek çifti yakından izlenmeli, emzirme teşvik edilmeli ve annenin güven duygusunun kaybolmasına izin verilmemelidir. Eğer bebek memeyi iyi emiyorsa ve yeterli sütün iki belirtisi olan, ayda 500 gr (günde 15-20 gr) alıyor ve günde en az 5-6 kez idrar yapıyorsa anne sütü yeterlidir.

DEPRESYONDAN KORUR
Emzirme döneminde etkili iki hormon olan prolaktin ve oksitosinin postpartum depresyon üzerinde etkisi mevcuttur. Yapılan bir çalışmada, doğum sonrası 6-8 haftalarda 147 kadının prolaktin düzeylerine bakılmış ve depresyonda olan kadınların prolaktin düzeylerinin daha düşük olduğu bulunmuştur Oksitosin ise, dokunma, sıcaklık, koku ve pozitif olarak algılanan duyusal uyaranların etkisiyle salınımı artabilmektedir. Emzirme boyunca bebeğin teması, kokusu ve sıcaklığı annede uyarı sağlayarak gevşeme ve antistres etkisi oluşturur.    

KANSERDEN KORUR     
İnsan sütü, annenin yaşam boyu temas ettiği, bir şekilde immünolojik bir belleği temsil eden çeşitli patojenlere yönelik antikorlara sahiptir. Bu muhteşem özelliğe eklenmesi gereken bir başka önemli husus ise "Human Alpha-lactalbumine made lethal to tumor cell" (HAMLET hücresi) dir. Birçok çalışma, anne sütünde bulunan bir madde olan HAMLET’in  tümör hücrelerine karşı öldürücü olduğunu, tümör hücrelerini öldürdüğünü ve bu şekilde kansere karşı koruma sağladığını göstermektedir. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlanan bir araştırmaya göre güçlü anti-tümör aktivitesine sahip olduğunu ortaya konulan HAMLET, programlanmış hücre ölümüne benzeyen bir süreçle tümör hücrelerini öldürüyor.  Kansere karşı hem önlemede hem tedavide etkin olduğunu bilimsel çalışmalarla kanıtladığımız anne sütü, ne şaşırtıcıdır ki maalesef kar üretmediği, sanayide yer edinmedi için bir türlü terfi edemiyor. Çünkü diğer tedaviler gibi pazarlanmazlar.
Anne sütü yerine yapay beslenme bebek ve anne için birçok olumsuzluğu beraberinde getirir. 
•    Emzirme sırasında olan ten tene temas yapay beslenmede olamayacağı için anne- bebek bağlanması engellenebilir.
•    Anne sütünü doğrudan her ortamda ve steril bir şekilde vermek yerine yapay beslenen bebeklerde besin hazırlanması sırasında kontaminasyon olabileceğinden bebekte ishal, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları ile diğer enfeksiyon hastalıklarına yakalanma olasılığı artar.
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bebeklerin gelişimsel açıdan daha geridirler, bilişsel testlerde daha düşük puan alabilirler
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bir bebekte obezite ye yatkınlık daha fazladır.
•    Hayvan sütüne intolerans gelişebilir, bu durumda yapay süt ishale, döküntüye ve başka allerjik belirtilere yol açar.
Yapay beslenen bebeklerde öğün sayısı az ya da süt, aşırı sulandırılmış ise alınan besin miktarı yetersiz olur ve malnütrisyon riski vardır. Ayrıca bazı vitamin ve mineral eksiklikleri de görülür. 
Görülüyor ki yapay beslenme çocuklar ve anneleri için zararlıdır. Anne sütü ile beslenme çocukların sağlığı ve yaşaması için, ayrıca anne sağlığı için çok önemlidir. 
Sonuç olarak doğanın mucizesi olarak adlandırabileceğimiz anne sütü, sağlıklı geleceğimizin teminatıdır. Ülke olarak kalkınmada, ekonomide ve sağlıkta bütüncül fayda sağlayan bunun yanında hiçbir götürüsü olmayan anne sütüne gereken önem ve değerin bir an önce sağlanması gerekmektedir.

Melek Kılıç 
Temas Derneği Genel Başkanı

KAYNAKLAR :
1.    Özkan H,Üst D. Z,Gündoğdu G,Çapık A,Ağapınar S. Ş, Erken postpatum dönemde emzirme ve depresyon arasındaki İlişki. Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni, Cilt: 48, Sayı: 2, 201
2.    Dr. Aytuğ ATICI,  Dr. Selda POLAT,  Dr. Ali Haydar TURHANa Anne Sütü ile Beslenme BREASTFEEDING.Turkiye Klinikleri J Pediatr Sci 2007, 3(6):1-5 
3.    Münevver Bertan, Dilek Haznedaroğlu, Pelin Koln, Kadriye Yurdakök, Bahar Doğan Güçiz, Ülkemizde Erken Çocukluk Gelişimine ilişkin Yapılan Çalışmaların Derlenmesi (2000-2007) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2009; 52: 1-8 
4.    Yrd. Doç. Dr. Gülhan Samur Hacettepe Üniversitesi, Anne Sütü Şubat 2008 /3000 Sağlık Bakanlığı Yayın No: 726 ISBN : 978-975-590-242-5
5.    Aslı GÜLEŞEN, Dilek YILDIZ Erken Postpartum Dönemde Anne Bebek Bağlanmasının Kanıta Dayalı Uygulamalar ile İncelenmesi TAF Preventive Medicine Bulletin, 2013: 12(2)
6.    Sümeyra Topal, Nursan Çınar, Sevin Altınkaynak, Emzirmenin Anne Sağlığına Yararları J hum rhythm - March 2017;3(1):25-31 
7.    Derya Öztürk, Neslihan Yılmaz-Sezer, Kafiye Eroğlu, Perinatolojide Kanıta Dayalı Uygulamalar Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi 2014 3 (1-2-3), 13-28
8.    Şaduman Dinçer, Müslim Yurtçu, Engin Günel, Yenidoğanlarda Ağrı ve Nonfarmakolojik Tedavi Selçuk Üniv Tıp Derg 2011;27(1):46-51
9.    Bertan ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Ocak - Mart 2009 
10.    M. Kılıç Yenidoğan bebeklerde bağlanma ve anne sütü E- Sağlık Ebelik Dergisi Cilt2 Sayı 7 http://e-vizeyayin.com/publicationdetails.aspx?pid=178
11.    Caspi A, et al. Moderation of breastfeeding effects on the IQ by genetic variation in fatty acid metabolism. Proceedings of National Academy of Science 2007;104:18860-18865.
12.    Anonymous, 2003. How human milk protects from illness. Askdrsears. com/html/2/T020600.asp.)
13.    WHO (World Health Organization). Infant and young child nutrition. Global strategy on infant and young child feding. Geneva, Switzerland, 2003a, rewieved 2009.
14.    Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması, 2018.
15.    Sağlık Bakanlığı Yayınları. Emzirme Danışmanlığı Eğitimci Kitabı. 2019

                                                                                                                                                              

HAYATA EN İYİ BAŞLANGIÇ ANNE SÜTÜ

Son 30 yıldır anne sütü üzerinde yoğunlaşan çalışmalar anne sütünün eşsiz bir besin olduğu ve bebek beslenmesindeki yerinin doldurulamayacağı gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
“Bebekler ilk 6 ay su bile verilmeden sadece anne sütüyle beslenmeli ve 6. aydan sonra da uygun ek beslenme ile beraber emzirme en az 2 yaşına kadar sürdürülmelidir.”

Anne sütü; yenidoğan döneminden itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini ihtiva eden, sindirimi kolay bir besindir. Bebeklik döneminde anne sütü ile beslenme, fiziksel ve mental gelişimi olumlu etkilemektedir. Ayrıca enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini de azaltır.

Anne sütünün en önemli özelliği bebeğin yaşına ve durumuna uygun değişim gösterebilmesidir. Örneğin prematüre doğum yapan anneler bebeklerinin ağırlığına, böbrek solüt yüklerine uygun süt salgılarlar. Prematüre ve zamanında doğum yapan annelerin sütleri arasındaki farklılık birinci aydan sonra ortadan kalkmaktadır. Doğumdan ilk bir aya kadar olan dönemde anne sütünün bileşimi bebeğin bağırsak sistemine uygun olarak farklılık göstermektedir.

Gebeliğin 16-20 haftalarından sonra salgılanmaya başlayan ve doğumdan sonra ortalama ilk hafta içinde salgılanan süte kolostrum denir. İlk günlerde salgılanan kolostrum daha kıvamlı, protein içeriği yüksek, yağ miktarı düşük, sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum gibi minerallerden ve bebeği enfeksiyondan koruyan hücre, antikorlar yönünden zengindir. Koyu limon sarısı renkli, alkalen ve süte oranla daha akıcı bir görünümde olan kolostrum, yenidoğanın ilk günlerde enerji, sıvı ve besin gereksiniminin tümünü karşılar. İçeriğinde olgun süte oranla daha fazla protein, vitamin, mineral, inorganik tuz ve daha az oranda yağ ve karbonhidrat bulunur. Sarımsı rengi beta karotenden kaynaklanmaktadır. Kolostrumda bulunan antienfektif öğeler olgun süte oranla daha zengin olduğundan, ayrıca yüksek düzeyde antikor içerdiğinden, steril ortamdan steril olmayan ortama gelen bebek ilk birkaç gün içerisinde enfeksiyonlardan en iyi şekilde korunmuş olur.

Geçiş sütü ise kolostrumdan sonra salgılanmaya başlar ve yaklaşık 2 hafta devam eder. Geçiş sütündeki elementlerin düzeyi genellikle kolostrum ile olgun süt bileşimi arasındaki değerlerdir. Geçiş sütünde fosfor düzeyi kolostrum ve olgun sütte olduğundan daha yüksektir. Kolostruma göre total protein oranı azalmaya başlar. Daha yüksek oranda yağ, laktoz, vitamin içerir ve kalori değeri artmaya başlar. Giderek sütün içeriğinde değişiklikler olur ve 15 gün içinde olgun süt özelliğine erişir.

ANNE SÜTÜNÜN FAYDALARI

Anne sütü ve emzirmenin faydalarını çocuk için, anne için ve toplum için olmak üzere üç baslık altında toplanabilir. Anne sütü ile emzirmenin hem bebek, hem de anne için, başta beslenme olmak üzere, sağlık, bağışıklık, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden çok sayıda yararları vardır.

Çocuk İçin Faydaları;

Anne sütü; yenidoğan döneminden itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini ihtiva eden, sindirimi kolay bir besindir.

  • Doğumdan sonra ilk 6 ay bebeğin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarını tek basına karşılayan ANNE SÜTÜ anne ve bebek arasındaki duygusal bağın kurulmasında önemli rol oynar.
  • Bağışıklığı güçlendirerek çocuğu alt solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltahabı, ishal, idrar yolu enfeksiyonu gibi enfeksiyonlardan korur. Ayrıca normal floranın oluşmasına yardımcı olarak ve aşıların etkinliğini artırarak da bağışıklık sistemine destek olur.
  • Anne sütü ile beslenme, bebeğin zekâ gelişimini ve entellektüel yapısını olumlu yönde etkilerken, konuşma sorunlarının da daha az olmasını sağlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerin daha erken aylarda yürüdükleri, gelişim indekslerinin daha iyi olduğu gözlenmiştir. Anne sütü alan çocuklar beş yaşına geldiklerinde de bilişsel işlevlerinin biberonla beslenenlere göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.
  • Şeker hastalığı, lösemi, kanser, ülseratif kolit gibi kronik hastalıklar ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
  • Anne bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirerek bebeğin ruhsal, bedensel ve zekâ gelişimi açısından gelişmesine yardımcı olur.
  • Çene-diş gelişimini olumlu etkiler, diş çürümelerine karsı korur.
  • Anne sütü ile beslenme çocuğu obeziteye karsı koruyucu faktörlerden biridir.

Anne İçin Faydaları;

  • Doğum sonrası emzirme rahimin toplanmasına yardımcı olur, doğun sonrası kanamayı azaltır.
  • Annenin gebelikte aldığı kiloları vermesini kolaylaştırır.
  • Annelik duygusunun gelişimine yardımcı olur. Emzirmenin annede sakinleştirici etkisi vardır.
  • Anneyi meme kanseri, over kanseri, endometrium kanseri ve kemik erimesine karşı korur.

Toplum İçin Faydaları;

  • Beslenme harcamalarını azaltarak aile ve ülke ekonomisine katkı sağlar.
  • Anne sütü almamaya bağlı gelişen hastalıkların tedavisi için yapılan harcamaları ve hastalıklardan kaynaklanan iş gücü kaybını azaltır.
  • WHO ‘ne göre anne sütü ile optimal beslenme ile dünyada her yıl ölen 10,6 milyon çocuğun %13’ünün ölümü engellenebilir.

BEBEĞİMİ NE KADAR SÜRE EMZİRMELİYİM?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer birçok Uluslararası Sağlık Kuruluşu ilk altı ay boyunca sadece emzirme (yani başka hiçbir sıvı veya katı madde vermeden), devamında ise en az 2 yıl boyunca uygun tamamlayıcı beslenme ile beraber emzirmeye devam etmeyi önerir.
2 yılın sonunda emzirmeye ne kadar devam edileceği, her anne ve bebeğin vereceği kişisel bir karardır. Bu karar ile beraber bebeğinizin yaşamının farklı aylarında ve evrelerinde emzirmenin neler sağladığı hakkında bilgi edinmek, anne ve bebeği için çok yararlı olacaktır. Emzirme planladığınız şekilde devam etmese bile, verdiğiniz her damla anne sütünün bebeğiniz için çok önemli olduğundan emin olabilirsiniz.

Sadece Birkaç Gün İçin Bebeğinizi Emzirdiğinizde;
•    Kolostrumunuzu (ilk 5 gün gelen sarımtırak koyu süt) almış olur.  
•    Bu ilk sütü vererek Anti-enfektif faktörler (örn. Antikorlar, immungloblinler) ile bebeğinizin ilk ve en kolay bağışıklamasını sağlarsınız. Tebrikler bebeğinizin ilk aşısını yapmış oldunuz.
•    Bebeğinizin ihtiyacına göre formüle edilen bu besin onun sindirim sistemini bir nevi koruyucu kalkanla sıvayarak sorunsuz çalışmasına yardımcı olur.
•    Emzirmek, bebeğinizin beklediği olağan yaşam deneyimidir. Bu sürece rehberlik etmek için bebek içgüdülerle (arama, emme, yutma refleksleri) doğar. Emzirerek ona beklediği huzur ve güveni vermiş oldunuz.
•    Anne açısından, emzirme ile salgılanan hormonlar, doğumdan sonrası vücudun daha erken iyileşmesine (rahimin toparlanması, kanama kontrolü vb.) yardımcı olurlar. 
Bebeğinizi 4-6 Hafta Emzirdiğinizde;
•    Anne sütünün içeriği; bebeğin doğum ağırlığı, doğum ağırlığının ikiye katlanma süresi, gelişim basamaklarının hızı (yürümeye başlama zamanı gibi), canlının yaşadığı ortam ile şekillenmektedir. Anne sütünün bu şekillenme sürecinin ortak özelliği her dönemde bebeğinizin ihtiyacına özel olarak üretilmiş olmasıdır. Bu şekilde bebeğinizin en kritik süreci boyunca onu rahatlatmış ve en ideal besinle beslemiş oldunuz.
•    Emzirilmeyen yenidoğanların hastalanma veya hastaneye yatma olasılığı daha yüksektir ve  emzirilen bebeklerden daha fazla ani bebek ölüm riskleri bulunmaktadır. Bebeğinizi bu risklere karşı koruma altına almış oldunuz.
•    Bu süreci atlatan anneler emzirme üzerine tüm endişelerini atmış ve sonrası için emzirme konusunda deneyim kazanmış olurlar.  
Bebeğinizi 3-4 Ay Emzirdiğinizde;
•    Sindirim sistemi tam olmasa da artık olgunlaşmıştır.
•    Bu dönemde sütünüzden başka bir şey vermemek (su da dahil vb.) özellikle enfeksiyon hastalıklarına (kulak, solunum, bağırsak hastalıkları vb.) karşı bebeğinizi korumanıza yardımcı olacaktır.
•    Diğer tüm faydaların yanında bebeğinizle aranızdaki bağı çok güçlendirdiniz.
Bebeklerinizi İlk 6 Ay Boyunca Emzirdiğinizde;
•    Anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar bebeğinizin ilk altı ay enfeksiyonlardan korunmasını sağlar. 6. aydan itibaren ise anne sütünün içerdiği anti-enfektif antikorlar bebeğinizin enfeksiyonlara karşı korunmasını desteklemeye devam ettirir.
•    Bebeğinizin yaşamının ilk yılları boyunca bazı kronik hastalıklara (obezite, hipertansiyon, diyabet, çölyak vb.) yakalanma riskinin büyük ölçüde azaltmasına yardımcı olur. 
•    Özellikle, obezite sıklığını her bir ay için %4 oranında azaltmaktadır.
•    İlk 6 ay boyunca sadece emzirme, eğer adet dönemleriniz geri dönmediyse, %98 oranında etkili bir doğum kontrolü sağlamaktadır. 
•    Annede meme ve over kanseri riskini azaltır. 
Bebeğinizi 9 Ay Emzirdiğinizde;
•    Sadece bebeğiniz için tasarlanmış olan bir besinle büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu bu dönemde onu ideal şartlarda beslemiş olacaksınız. 
•    Bebeğinizin bağlanma, güvenlik, sevgi gibi ruhsal ihtiyaçlarını da karşılayıp hem bedenen hem de ruhen sağlıklı olmasını sağlarsınız.
•    Ayrıca dil ve motor gelişimi için en kritik zamanları ideal beslenme düzeni içinde desteklemiş oldunuz.
Bebeğinizi Bir Yıl Emzirdiğinizde;
•    Bağırsak mikrobiyota kolonizasyonu, yaşamın ilk yıllarında adım adım gelişmekte olan karmaşık ve dinamik bir süreçtir. Bu mikrobiyal yerleşim, bağışıklık sisteminin olgunlaşmasına paralel olarak gerçekleşmektedir
•    Bir yaşındaki bebeğinizin bünyesi artık aile sofrasında hazırlanan tüm yiyecekleri tolere edebilir, hale gelmiştir.
•    Emzirmenin 1 yıl boyunca sağladığı sağlık yararlarının çoğu, çocuğunuzun tüm hayatı boyunca sürecektir.
•    Ayrıca ortodontik tedaviye (ağız, diş problemleri) ihtiyacı daha az olacak ve lösemi (kan kanseri) gibi bazı çocukluk çağı kanserlerine yakalanma riskini azalacaktır. 
Bebeğinizi 18 Ay Emzirdiğinizde;
•    2 yaş altı bebeklerin anne sütü ile beslenmesi, onların hayatta kalma şanslarını diğer   tüm  koruyucu  önlemlerden  daha fazla  arttırmaktadır.  
•    Anne sütü ile besleyerek bebeğinizi;
•    hemofilusinfluenza tip b (mevsimsel grip)  10 yıl, 
•    solunum yolu enfeksiyonlarından 7 yıl, 
•    orta kulak enfeksiyonundan 3 yıl,
•    ishalden 2 yıl,  korumuş olursunuz.
•    Bebeğinize sütünüz ile geçen canlı kök hücreleri sayesinde, onun bağışıklık sistemini en üst seviyede tutmuş olursunuz.
Bebeğinizi 24 Ay Emzirdiğinizde;
•    Bebeğinizin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını tamamen ve sağlıklı bir şekilde karşıladığınızdan emin olabilirsiniz.
•    Sütten kesme baskısı olmayan kültürlerde, anneler bebeklerini en azından      2 yıl emzirmeye eğilimlidirler.

Artık büyüyen bebeğiniz, hayata daha bağımsız ve sağlıklı bir başlangıç yapacaktır.
Bebeğinizi 24 Ay Üstünde Emzirdiğinizde;
•    Bundan sonrası içinde hala anne sütü önemli bir enerji ve protein kaynağıdır.
Çocuğunuzu hastalıklara karşı korumaya devam eder.
•    Dünyadaki en önemli Uluslararası sağlık örgütleri güçlü bir şekilde 2 yaş ve ötesi emzirmeyi teşvik etmektedir. 
•    İnsanın biyolojik yapısına bakıldığında 2-5 yıl arası yani, tüm çocukluk döneminde anne sütünün faydalarının hala devam ettiği görülmektedir. 
•    Çocuklarımızın kemiklerini onlar için tasarlanan sütten inşa etmek çok mantıklıdır.
•    Çocuğunuzu emzirmeye devam ettiğiniz sürece, sütünüz ideal besin maddelerini (anti-enfektif faktörler ve diğer koruyucu maddeler) sağlamaya devam eder. 
•    Uzun süre emziren annelerde meme ve over kanseri gelişme riski daha düşüktür. 
•    Emzirme, çocuğun duygusal gelişimi ile ilişkili olan önemli bir ebeveynlik faktörüdür. 
•    Çocuğunuzun sonsuza kadar emeceğinden endişe etmeyin. Ne yaparsanız yapın, tüm çocuklar zamanı geldiğinde kendi başlarına bırakma kararını alırlar ve bir gün emzirme biter. Anne olarak siz ise onun için tahmin edemeyeceğinizden fazlasını yapmış olarak asla pişman olmayacağınız bir kararın gururunu yaşarsınız. 
Sütten kesmenin siz ve bebeğiniz için çok büyük bir adım olduğunu unutmayın!
Basit bir hesap yapalım; 2 ve 4 aylık bebekleri örnek alalım;
•    Anne  sütü  almayan  2  aylık  bebek  beslenmesinde  bebeğe  bir  öğünde  90-150 ml olmak üzere günde 6-7 kez  formül mama  verilir. (Günlük 540cc ila 1050cc)
•    Anne sütü almayan 4 aylık bebek beslenmesi: Bebeğine bir  öğünde  180-240 ml olmak üzere günde 5-6 kez   (Günlük 900 cc ila 1440cc)
500 gr bir kutu mamadan 100 ölçek çıkar ve her bir ölçek 30 cc su ile sulandırılarak kullanılır. Bu durumda 500 gr 1 kutu mama 100x30=3000 cc sıvı formül mamaya denk gelmektedir.
Yukarıda verilen bebeğin ayına göre ihtiyacına baktığımızda ortalama bir hesapla 500 gr 1 kutu mama yaklaşık olarak 2 aylık bir bebeğe beş gün, 4 aylık bir bebeğe ise üç gün yetiyor. Aile bütçesi için bu, aşağıdaki şekilde bir harcama demektir.
2020 Mart ayı için ülkemizde satışta bulunan aynı özelliklerdeki 5 Formül markası için hesaplanan ortalama fiyat: 500 gr ürün 75.6 TL

•    2 aylık bir bebeğin aylık formül mama masrafı: 408.2 TL
•    4 aylık bir bebeğin aylık formül mama masrafı: 680.4 TL

Ortalama hiç anne sütü almayan bir bebeği ilk 6 ayında beslemek için 44 kutu formül mama gerekmektedir. Bu da aile bütçesine ek 44x75.6 = 3.326 tl demektir.
Bu hesaplara formül hazırlamak için kullanılan; suyun maliyeti (formül sulandırma, biberon yıkama, kaynatma vd.), donanım maliyeti ( biberon, emzik, temizleme aparatları, temizlik malzemesi, biberon ısıtıcısı, sterilizatör vd.),  enerji maliyeti (ısıtma ve kaynatma vd. için elektrik, doğalgaz), tabi ki emzirmemenin uzun dönem sağlık maliyetleri eklenmelidir. Bizim için en kıymetli şeylerden birisi olan zaman maliyetini de unutmayalım.
Ayrıca emzirmemeye bağlı olarak sağlık bakım masrafları yazımızın içerisinde de belirtiğimiz gibi artar, bu da ailenin yanında, sigorta kurumu ve ülkenin sağlık giderlerinde artış anlamına gelir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan bir çalışmaya göre sadece emzirme oranlarını arttırarak ülkelerin yıllık gelirlerinde 302 milyar dolarlık artış sağlanabileceği söylenmektedir. 
Sevgili anneler; İhtiyacımız olan birçok şey bekleyebilir, fakat yaşamın temelini olan bebeklerimizi ihmal edemeyiz. Onlar şimdi büyüyorlar, biraz kulak versek belki dokularının, organlarının büyüdüğünü görüp, duyabiliriz. Onun için en iyisi, beklediği yaşam deneyimini vermektir. Bol ten temasını ve emzirmeyi,  unutmayın;

“ONA YARIN CEVAP VEREMEYİZ, ÇÜNKÜ ONUN ADI BUGÜNDÜR”             

YETERSİZ SÜT VE MEME REDDİ

Meme reddi emzirme danışmanlığı sırasında en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. 
Emzirme sırasında bebeğin çığlık atarak kafasını çevirip memeyi emmek istememesi, memeyi reddetmesi, emerken kısa süre sonra bırakıp ağlamaya başlaması ve ya hiç memeye gelmek istememesi meme reddi olabilir. 
Anneler bu duruma çok üzülür, hatta bebeğinin kendini sevmediğini bile düşünür. Sonuçta bu durum anneler için çok stres yaratır hatta anneler bu süreçte bebeklerinin bir daha hiç meme emmeyeceğini sanıp daha da strese kapılabilirler. 
Ama meme reddine neden olan durumun çözümü sağlandıktan sonra pek çok bebeğin uzun aylar hatta yıllar boyunca emmeye devam ettiği görülür. 
Yetersiz süt konusu ile ilgili olarak ise öncelikle belirtmek isteriz, bebeğiniz kaç yaşına gelirse gelsin hala yetersiz kalabileceği ile ilgili endişelenen kaygılanan insana anne denir. Hele de etrafında bu kaygı ve endişesinin daha da tetikleyecek dış sesler bu endişe ve kaygının yerini yetersizlik hissine bırakır. Bu yetersizlik duygusundan kaynaklı olarak da kadın sürekli kendini, sütünü suçlama eğilimindedir. O yüzden ilk önce bu kaygıları önlemek için soyut değil somut verileri ve bilgileri bu yazımızda sizlerle paylaşacağız.
Şimdi sizler için derlediğimiz meme reddi ve yetersiz süt ile ilgili en çok sorulan soruları ve cevaplarını verelim.

1.    Soru : Bebekler memeyi ne zaman reddeder, bunun bir zamanı süresi sıklığı var mı?
Bebeklerin memeyi reddetmesi hemen her ayda olabilir. Memeyi her emzirmede reddedebildiği gibi sadece bazı emzirmelerde de reddedebilir. Bazen emzirmeye başladıktan birkaç dakika sonra emmeyi bırakır veya hiç emmeye başlamayabilir. Bazen de tek bir memeyi emmek istemez, diğer memeyi emebilir. Her nasıl olursa olsun aslında meme reddi genellikle geçici bir durumdur. Bir kaç gün veya bazen birkaç hafta içinde kaybolur.
Bazı bebekler ise aslında memeyi reddetmez. Sadece emmeleri biraz zor olur. Çok huzursuz ve hırçın olurlar, memeyi tutmakta zorluk yaşarlar. Memeyi çabuk emerler, çabuk bırakır sonra tekrar emmek ister ve huzursuz olarak emmeye devam ederler. Bazı bebekler ise çok uykulu ve isteksiz olur. Ama bir kez memeyi yakaladığı zaman emmeye devam ederler. 
Bunun dışında bebekler büyüdükçe emzirme sıklığı ve süresi değişiklik gösterir. İlk aylarda 24 saatte 8-12 kez 20-30 dakika meme emen bir bebek büyüdüğü zaman emme süresi ve sıklığını azaltabilir. Bu durum normaldir. Meme reddi değildir. Anneler bu durumu genellikle meme reddi olarak düşünür. Bebeğinizin emzirme sıklığı ve süresine takılı kalmadan yeterli olarak beslendiğini gösteren işaretler varsa ve doktor kontrollerinde yeterli kilo aldığı saptanırsa bebeğiniz yeterli süt alıyor demektir. Yani meme reddi yaşamıyorsunuzdur. Gün içerisinde bebeğiniz sadece birkaç emzirmeyi reddediyorsa bu da meme reddi olmayabilir.

2.    Soru: meme reddinin nedenleri neler olabilir?
Bebekler emzirme süresi boyunca memeyi değişik nedenlerden dolayı reddedebilir. Fakat bazen bebeğin memeyi reddetmesinin nedeninin saptanamadığı da unutulmamalıdır.
Bebekler Memeyi Neden Reddeder?
•    Memeyi tutması iyi değilse,
•    Biberon kullanımı varsa,
•    Emzik kullanımı varsa,
•    Bebeğin hasta olması soğuk algınlığı, kulak, boğaz ağrısı vb.
•    Burun tıkanıklığı,
•    Ağızda pamukçuk olması,
•    Aşırı yorgunluk ve uyarılma,
•    Aşı yapılmış olması,
•    Diğer gıdalar ile tanışma,
•    Diş çıkarma,
•    Emzirme süresi ve sıklık değişimi.
Bebeklerin Memeyi Reddetmesinde Süte Ait Nedenler
•    Sütün hızlı akışı, fazla süt yapımı,
•    Sütün yavaş akışı,
•    Sütün azalması.
Anneye Ait Nedenler
•    Annenin aşırı stresli olması,
•    Ev içinde yaşanan huzursuzluk,
•    İlaç kullanması,
•    Değişik bir yiyecek yemesi,
•    Adet öncesi veya adet dönemi olması,
•    Annede değişik bir koku olması (parfüm, saç boyası, tuzlu su, havuz klor kokusu, sigara vb),
•    Hormonal değişiklikler,
•    Hamile olmak,
•    Doğum kontrol ilacı kullanmak,
•    Bazen annenin işe başlaması.

3.    Soru: Meme reddi yaşayan Annelerimize hangi öğütleri verebiliriz?
•    Anneler için zor bir durumdur. Ama elinizden geldiği kadar sakin ve soğukkanlı olmaya çalışın. Çünkü stresli veya gergin olmak bu durumu daha da zorlaştıracaktır. Sizin stresli ve gergin haliniz bebeğinizi daha çok etkileyecektir.
•    Bebeğinizi emmesi için sakın zorlamayın. Bu durumu daha da kötüleştirebilir. Bebek ile olan iletişimizi zora sokabilir.
•    Bebeğinizi sık sık kucağınıza alın memenize yakın tutun. 
•    Ten tene temas yapın. Üstünüzü çıkarıp çıplak iken bebeğinizi alıp onunla biraz oynayın ve bir süre sonra memenizi teklif edin.
•    Bebeğiniz ile birlikte banyoya girin ve birlikte banyo yaparken emzirmeye çalışın Ayrıca banyo sonrası bebeğiniz rahatlamış olur yine emzirmeye çalışın.
•    Memeyi tutturmak için dikkatini dağıtmaya çalışın. Açık havada yürüyün, müzik dinletin, ninni veya şarkı söyleyin, masaj yapın, beyaz gürültü yapın, bazen sessiz bir ortamda bulunun vb
•    Bebeğinizi değişik emzirme pozisyonları kullanarak emzirmeye çalışın. Koltuk altı pozisyonu, yatarak veya ters beşik pozisyonu deneyebilirsiniz.
•    Biraz uykulu iken yani uykuya dalarken ve uyanmadan az önce emzirin. Bebekler uykulu oldukları zaman memeyi daha kolay kabul edebilirler. Ayrıca gece emzirmelerini biraz daha artırmayı deneyebilirsiniz.
•    Eğer bebeğiniz çok hırçın ve huzursuz ise çok az bir miktar sağılmış anne sütünü verip hırçınlığını geçirmeye çalışın daha sonra memenizi teklif edin.
•    Bebeğinizin herhangi bir hastalığı varsa (burun tıkanıklığı, pamukcuk vb ) mutlaka tedavi ettirin.
•    Aşırı miktarda süt yapımı varsa bebek emzirme sırasında fazla süt nedeniyle emmeye devam edemiyorsa öncesinde bir miktar süt sağabilir veya emzirme sırasında memeyi makaslama şeklinde tutabilirsiniz. En önemlisi doğru bir emzirme tekniği ile emzirme sağlanmasıdır.
•    Biberon ve emzik kullanıyorsa ve bebeğinizin kafası bu nedenle karışık ise mutlaka emzik ve biberonu kesin.
•    anne sütünüzü artırmaya çalışın. Yeterli bir artış sağlanamazsa o zaman bir emzirme destek sistemi kullanmanız fayda sağlayabilir.
Sonuç olarak aslında meme reddi sıklıkla geçicidir. Annelerin sadece sakin kalarak bu durumun geçici olduğunu ve sonrasında bebeklerinin mutlaka memeye döneceklerini bilmesi gerekir. Çok çok nadiren bazen bebeklerin memeye dönmediği olabilir. Ama bu durum bebeğiniz ile emzirme dışında bağ kurmanıza tabiî ki engel değildir. Bütün çabalarınıza rağmen bebeğiniz memeye dönmüyorsa doktorunuzdan ve bir emzirme danışmanından yardım almanız en iyisidir.

4.    Soru: Sütün yeterli veya yetersiz olduğuna dair bir kanıt var mıdır? 
Bebeğiniz; Günlük en az 4 tane kirli bez (çiş, çişli kaka veya kakalı) yapıyor, ayına uygun aylık veya günlük olarak yeterli kilo alıyor ise sütünüz yeterlidir.
Bebeğiniz yukarıda belirtildiği gibi günlük olarak 4 den daha az bezini kirletiyor ise, kilo alımı yeterli değil ise yeteri kadar anne sütü ile beslenemiyor olabilir. Bebeğin kilo alımıyla  ilgili bir endişeniz varsa, ayına uygun olarak değerlendirmek için mutlaka doktorunuza danışın.
Yeterince beslenememekten kaynaklanan bir sorun söz konusuysa, beslemenizin değerlendirilmesi için doktorunuzdan destek alın.
Annelerden özellikle belirli zamanlarda gün içinde anne sütü miktar farkları veya gece sütünün azaldığı gibi sorular alıyoruz. Bu durumda hep şunu söylüyorum. Anne sütü mesai yapmaz. Dolayısıyla sütünüz gün içerisinde dalgalanmalar gösterebilir. Bunu ancak emzirmek ile aşabilirsiniz. Aynı zamanda bebeğiniz stresli olduğu durumlarda kendisini en güvende hissettiği yeri yani sizin kucağınızı isteyecektir. Bebeğim kucağa alışmasın diye kucaklamamak çocuğunuzun stresini daha da fazla arttıracaktır. Yenidoğan döneminden itibaren bebek her istediğinde beslemek ve kucaklamak hem sütünüzü arttıracak hem de bebeğinizin ağlama ataklarını ve infantil kolik riskini azaltacaktır. Bebeğinizin gündüz olduğu gibi gece boyunca emmek istemesi de çok doğaldır. Bebeğinizin sizin gibi uzun süre uyumamasını kabul edip bu yorgunluğunuzun geçici olduğunu düşünmek stresinizi azaltacak gece-gündüz bebeğiniz kucaklamak, emzirmek  bebeğinizi hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak besleyecektir.

5.    Soru: Annelere sütlerini arttırmaları için ne tavsiye edebiliriz?
Anne Sütümü Nasıl Artırabilirim?
•    Uygun emzirme tekniğiyle; Emzirin, Emzirin, Emzirin
•    Ten tene temas
•    Sıvı tüketiminizi artırınız
•    Dinlenin ve uyuyun
•    Kendinize  güvenin
•    Mama lobisinden uzak durunuz
•    Stresten uzak durunuz
•    Beslenmenize dikkat ediniz

6.    Soru: Bebekler her ağladıklarında aç mıdır?
Bir bebek ağladığında ailelerin aklına ilk olarak açlık gelir.  Açlık belirtileri başka bir durumun belirtileri ile karıştırılabilir. Bu da bebeğin ihtiyacını gidermenizi geciktirebilir. Örneğin;
•    Arama- Emme Refleksleri
Bebek, dudak çevresine ya da yanağına dokunulduğunda başını o tarafa çevirerek emmeye hazırlık yapar. Bu arama- emme refleksleridir. Bu refleksler genellikle 3-4 aya kadar devam eder. 7-9. aya kadar devam etmesi de normaldir.
•    Emme Güdüsü
Bebekler ilk 2 yaşta psikogelişimsel olarak oral gelişim dönemindedirler. Bebek sadece acıktığında emmez aynı zamanda;
•    Susayınca,
•    Yorulunca,
•    Bir yerleri ağrıyınca,
•    Keyif için 
•    Kaygılanınca  da emmek ister.

7. Soru: Bebeğin doğumdan sonra ki haftalarda kilo kaybetmesi normal midir?
Bebek ilk 7 gün annesini çok güzel emse de gebelik boyunca oluşan ödemi attığından dolayı toplamda doğum ağırlığının %10-15 arası kadarını fizyolojik olarak kaybederler. Bunu bebeğin gününe göre değerlendirmek gerek ve çoğunlukla bu kayıp normal bir süreçtir. Bu sınırı aşacak olursa hekiminiz sizi yönlendirecektir.
8. gün kilo alan ve 15.gün doğum kilosuna dönebilen bebeğin anne sütü alımı yeterlidir.
Bebekler ilk 15 gün sarılık nedeniyle ışık tedavisi alması gerekebir. Bunun için farklı sebepler olabilmekle beraber anne sütünün yetersiz olması da bir faktördür. Bebek eğer gününe göre fazla kilo kaybetmişse sarılığın artmasına neden olabilir. Fakat kilo kayıpları gününe uygun ise bebeği fazladan beslemek de sarılığı artıracaktır. Dolayısıylea hekime danışmadan sarılığı azaltabilir diye mama başlamamak gerekir.

8. Soru: Doğumdan hemen sonra sütünün gelmediğini söyleyen annelerimiz için ne söyleyebiliriz?
Doğumdan hemen sonra  emme iç güdüsüyle emmeye başlayan her bebek için anne sütü gelir. Her bebek ilk günden itibaren emer. Her annenin sütü bebeğinin ihtiyacı kadardır. Bu miktar 2-3 saatte bir bebeğe göre bir damla kadar da olabilir 1 çay kaşığı kadar da olabilir. Bu kadarlık miktarlarda göğüse elle ya da makineyle sağma yapınca hiç gelmeyebilir. Her emzirmede anne sütü artar. Bu artışa göre bebeğin midesi de aşamalı bir şekilde fizyolojik olarak büyüyecektir. 

9. Soru: “Bebeğim emiyor ama formula (mama) verdim onu da alıyor, aç mı kalıyor?” 
Her zaman olduğu gibi objektif verileri sağlayan bebeklere formula denemeye gerek yoktur. Bebekler tokluk nedir bilmezler ve midesi dolana kadar beslenirler hatta kusarlar ama boşalan kısmı yine doldurmak için emmek isterler. Dolayısıyla siz ne verseniz onlar alırlar. 

COVİD-19, GEBELİK VE DOĞUM İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR

Soru1. Gebe Kadınlar covid 19 bulaşması açısından daha büyük risk altında mıdır?
•    COVID 19 enfeksiyonunun hamile kadınlar üzerindeki etkilerini anlamak için araştırmalar devam etmektedir. 
•    Veriler sınırlıdır, ancak şu anda genel popülasyondan daha ağır hastalık riski altında olduklarına dair bir kanıt bulunmamaktadır.
•    Bununla birlikte, vücutlarındaki ve bağışıklık sistemlerindeki değişiklikler nedeniyle, hamile kadınların bazı solunum yolu enfeksiyonlarından kötü şekilde etkilenebileceğini biliyoruz. 
•    Bu nedenle, kendilerini COVID-19'a karşı korumak için önlemler almaları ve olası semptomları (ateş, öksürük veya nefes almada zorluk dahil) sağlık kuruluşlarına bildirmeleri önemlidir.
•    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), daha fazla kanıt elde edildikçe bilgilerini ve tavsiyelerini incelemeye ve güncellemeye devam edecektir.

Soru2. Hamileyim, kendimi Covid 19 riskine karşı nasıl korumalıyım?
•    Gebe kadınlar, COVID-19 enfeksiyonunu önlemek için aynı önlemleri almalıdır. Kendinizi korumaya yardımcı olabilirsiniz:
•    Ellerinizi alkol bazlı el ovma veya sabun ve su ile sık sık yıkayın.
•    Kendinizle başkaları arasında boşluk bırakmak, sosyal mesafeyi korumak ve kalabalık alanlardan kaçınmak.
•    Gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının.
•    Solunum hijyeninin uygulanması, bu öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ağzınızı ve burnunuzu bükülmüş dirsek, mendil veya maske ile kapatmak anlamına gelir. Bu durumlarda eğer mendil kullandıysak ardından kullanılmış olan mendili hemen atın.
•    Ateş, öksürük veya nefes almakta güçlük çekiyorsanız, derhal tıbbi yardım alın. Bir sağlık kuruluşuna gitmeden önce sağlık kuruluşlarını arayın (112) ve talimatlarını izleyin.
•    Hamile kadınlar ve COVID-19'dan etkilenenler de dahil olmak üzere yakın zamanda doğum yapmış kadınlar rutin kontrollerine devam etmelidir.

Soru3. Tüm hamile kadınlar covid 19 riski nedeni ile test yaptırmalı mı?
•    Test protokolleri ve uygunluk yaşadığınız yere göre değişir. 
•    Bununla birlikte, DSÖ önerileri COVID-19 semptomları olan gebe kadınlara test için öncelik verilmelidir. COVID-19 tanısı koyulmuşsa, özel bakıma ihtiyaçları olabilir. 
 Soru4. Covid 19 karnımda ki bebeğe veya doğduktan sonra bebeğime bulaşır mı?
•    COVID-19 olan hamile bir kadının hamilelik veya doğum sırasında virüsü bebeğine geçirip geçiremeyeceğini hala bilmiyoruz. 
•    Bugüne kadar, virüs amniyotik sıvı ( bebeğin gebelik sırasında içinde bulunduğu kese ve sıvı) veya anne sütü örneklerinde bulunmamıştır.

Soru5. Hamilelik ve doğum sırasında ne gibi bakımlar yapılmalı?
•    COVID-19 enfeksiyonları doğrulanmış veya şüphelenilenler de dahil olmak üzere tüm hamile kadınlar, doğumdan önce, doğum sırasında ve sonrasında kaliteli bakım alma hakkına sahiptir. 
•    Buna doğum öncesi, yenidoğan, doğum sonrası, intrapartum ve psiko-sosyal destek hizmetleri dahildir.
•    Güvenli ve olumlu bir doğum deneyimi şunları içerir:
•    Saygı ve haysiyetle muamele görmek;
•    Doğum sonrasında mevcut bir refakatçiye sahip olmak;
•    Doğum personeli tarafından açık iletişim;
•    Uygun ağrı kesici stratejiler:
•    Mümkün olan yerlerde doğumda hareketlilik ve tercih edilen doğum pozisyonu.
•    COVID-19'dan şüphelenilir veya onaylanırsa, sağlık çalışanları kendilerine ve diğerlerine, el hijyeni ve eldiven, önlük ve tıbbi maske gibi koruyucu kıyafetlerin uygun şekilde kullanılması dahil olmak üzere, enfeksiyon risklerini azaltmak için gerekli tüm önlemleri almalıdır. 

Soru6. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda anne sezeryan ile mi doğum yapmalı?
•    Hayır. 
•    DSÖ'nün tavsiyesi sezaryen ameliyatlarının yalnızca tıbbi gerekçelerle yapılması gerektiğidir.
•    Doğum şekli bireyselleştirilmeli ve bir kadının obstetrik endikasyonlarla birlikte tercihlerine dayanmalıdır.

Soru7. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda anne bebeğine dokunabilir, tutabilir mi?
•    Evet. 
•    Özellikle  yakın temas ve erken emzirmeye başlanması, bebeğin gelişmesine yardımcı olur. 
•    Desteklenmelisiniz;
•    Yukarıda bahsedilen şekilde iyi solunum hijyeni ile güvenli bir şekilde emzirin 
•    Ten temas uygulayın
•    Bebeğinizle aynı odada kalın
•    Bebeğinize dokunmadan önce ve sonra ellerinizi yıkamalı ve tüm yüzeyleri temiz tutmalısınız.

Kaynak: DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) https://www.who.int/news-room/q-a-detail/q-a-on-covid-19-pregnancy-and-childbirth

COVİD-19 VE EMZİRME İLE İLGİLİ SORU VE CEVAPLAR

Soru 1. COVİD -19 virüsü Anne Sütünden bulaşır mı?
•    COVID-19 virüsü bugüne kadar yapılan çalışmalarda anne sütünde bulunamamıştır. 
•    COVID-19'un anne sütü ve emzirme yoluyla bulaştığı bugüne kadar tespit edilmemiştir. 
•    Emzirmeyi önlemek veya durdurmak için hiç bir neden yoktur.

Soru 2. COVİD -19 virüsü yaygın olarak görülen toplumlarda anneler bebeklerini emzirmeli mi? 
•    Evet. 
•    Tüm sosyo-ekonomik ortamlarda, emzirme sağkalımı artırır.
•    Bebeklere yaşam boyu sağlık ve gelişim avantajları sağlar. 
•    Emzirme annelerin sağlığını da iyileştirir.

Soru 3. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda doğumdan hemen sonra anne-bebek ten teması yapılıp, emzirme başlatılmalı mı?
•    Evet. 
•    Doğumu takiben en kısa sürede ten teması veya kanguru bakımı, yenidoğanların sıcaklık kontrolünü geliştirir.
•    Yeni doğan bebekler arasında daha iyi sağkalım ile ilişkilidir. 
•    Yenidoğanın anneye yakın yerleştirilmesi, aynı zamanda bebek ölüm oranını azaltır.
•    Emzirmeye erken başlamayı ve iyi devam etmesini sağlar.
•    Cilt-cilt teması ve emzirmenin sayısız faydaları, COVID-19 ile ilişkili potansiyel bulaşma ve hastalık risklerinden önemli ölçüde ağır basmaktadır.

Soru 4. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda anne bebeğini emzirmeli mi?
•    Evet. COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen kadınlar, istedikleri takdirde emzirebilirler. Emzirme öncesi mutlaka;
•    Ellerinizi sık sık sabun ve su ile yıkayın, özellikle bebeğe dokunmadan önce alkol bazlı el dezenfektanı kullanın
•    Bebekle herhangi bir temas sırasında, besleme dahil olmak üzere tıbbi maske takın
•    Hapşırma veya öksürme sırasında mutlaka bir mendil kullanın sonrasında mutlaka kirli mendili hemen atın ve ellerinizi tekrar kurallara uygun olarak yıkayın
•    Dokunduğunuz yüzeyleri rutin olarak temizleyin ve dezenfekte edin.
•    Tıbbi maskeleri nemli hale gelir gelmez değiştirmek ve hemen atmak önemlidir. Maskeler tekrar kullanılmamalı veya önden dokunulmamalıdır.

Soru 5. Annede COVİD -19 virüsü tespit edilmiş veya şüpheli vakalarda annenin maskesiz bebeğini emzirdiği veya maskesinin bulunmadığı tespit edilir ise bebeğini emzirebilir mi?
•    Evet. Emzirme tartışılmaz bir şekilde yenidoğanlarda ve bebeklerde ölüm oranlarını azaltır ve çocuğa sayısız yaşam boyu sağlık ve beyin gelişimi avantajı sağlar. 
•    COVID-19 semptomları olan annelerin tıbbi maske takmaları önerilir, ancak bu mümkün olmasa bile, emzirmeye devam edilmelidir. Anneler ellerin yıkanması, yüzeylerin temizlenmesi, hapşırma veya bir mendile öksürme gibi diğer enfeksiyon önleme tedbirlerini uygulamalıdır.
•    Tıbbi olmayan maskeler (örneğin ev yapımı veya bez maskeler) değerlendirilmemiştir. Şu anda, kullanımları için veya kullanımlarına karşı bir öneri yapmak mümkün değildir.

Soru 6.  COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen annelerin emzirme konusunda durumlarının elvermemesi halinde bebekler nasıl beslenmelidir?
•    COVID-19 veya diğer komplikasyonlar nedeniyle bebeğinizi emzirmek için çok iyi değilseniz, bebeğinize mümkün olan, mevcut ve sizin için kabul edilebilir bir şekilde anne sütü vermesi desteklenmelidir. Bu şunları içerebilir:
•    Süt sağmak;
•    Donör (süt anne) anne sütü. 
•    Anne sütü veya donör anne sütünü sağlamak mümkün değilse, hekiminizin tavsiyesine göre uygun, doğru hazırlanmış, doğru miktarda güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde geçici olarak bu dönemde formül sütler (mama) verilebilir ve yine bebeği beslerken mutlaka gerekli önlemler almalıdır.

Soru 7. COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen annelerin durumları nedeni ile emziremediği hallerde yeniden emzirmeye ne zaman başlanabilir?
•    Yeterince iyi hissettiğinizde emzirmeye başlayabilirsiniz. 
•    Onaylanmış veya şüphelenilen COVID-19'dan sonra beklenecek sabit bir zaman aralığı yoktur. 
•    Emzirmenin annede COVID-19'un klinik seyrini değiştirdiğine dair bir kanıt yoktur. 
•    Sağlık çalışanları veya emzirme danışmanları sizi yeniden emzirmeye başlamanız için desteklemelidir.

Soru 8. COVID-19'u doğrulanmış veya şüphelenilen annelerin bebeklerine anne sütü yerine formül süt vermek daha mı doğrudur?
•    Hayır. 
•    Her ortamda yeni doğanlara ve bebeklere formül süt (mama) verilmesi ile ilişkili riskler her zaman vardır. Bebeklere yapay besinlerin verilmesiyle ilişkili bu risklerin küçük bir kısmı şöyle sıralanabilir;
•    Emzirme sırasında olan ten tene temas yapay beslenmede olamayacağı için anne- bebek bağlanması engellenebilir.
•    Anne sütünü doğrudan her ortamda ve temiz bir şekilde vermek yerine yapay beslenen bebeklerde besin hazırlanması sırasında bir çok enfenfeksiyonun bulaşabilme riski olabileceğinden bebekte ishal, solunum yolu ve kulak enfeksiyonları ile diğer enfeksiyon hastalıklarına yakalanma olasılığı artar.
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bebeklerin gelişimsel açıdan daha geridirler, bilişsel testlerde daha düşük puan alabilirler
•    Anne sütü yerine yapay beslenen bir bebekte obeziteye yatkınlık daha fazladır.
•    Hayvan sütüne intolerans gelişebilir, bu durumda yapay süt ishale, döküntüye ve başka allerjik belirtilere yol açar.
•    Ekonomik anlamda aile ve ülke ekonomisine zarar verir
•    Emzirmenin sayısız faydaları, COVID-19 virüsüyle ilişkili potansiyel bulaşma ve hastalık risklerinden önemli ölçüde çok daha ağır basmaktadır. 

Kaynak: DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü)  www.who.int/news-room/q-a-detail/q-a-on-covid-19-and-breastfeeding